Cehâlet Ne Demek? Kısaca Anlamı Nedir?

Cehâlet ne demek? Kuran'da geçiyor mu? Cehalet kelimesinin sözlük anlamı nedir? Kuran'a göre, hadis usulünde, fıkıh terimi olarak cehalet kavramı...

Cehl ve cehâlet kelimeleri sözlükte "bilmemek, tanımamak, haberi olmamak; ahmak, akılsız, kaba, katı ve sert davranışlı olmak; bir şey şiddetli olmak; saldırmak, tecavüz etmek" anlamlarına gelir. İlim ve hilmin zıddıdır.

Kuran'da Cehalet Kavramı

Cehâlet kavramı Kur'ân'da, iki yerde (Bakara, 2/273; Hucurât, 49/6) bilmeme ve tanımama anlamında; bunun dışında fert ve toplumların îlâhî iradeye uymayan yanlış ve hatalı inanç, söz, fiil ve davranışlarını ifade etmek için kullanılmıştır.

Kur'ân'da "cehâlet" olarak ifade edilen inanç ve davranışlar şunlardır: Şirke ve küfre dalmak (A'râf, 7/138), günah fiiller işlemek (Nisâ, 4/17), zina etmek (Yûsuf, 12/33), homoseksüellik yapmak (Neml, 27/55), alay etmek (Bakara, 2/67), sabredilecek yerde sızlanmak (En'âm, 6/35), fakirleri küçük görmek (Hûd, 11/29), emânetlere ihânet etmek ve dinî görevleri yapmamak (Ahzâb, 33/72), Allah hakkında kötü zanda bulunmak (Âl-i İmrân, 3/154) ve Allah'ın hükümlerinden başka hükümlerle hükmetmek (Mâide, 5/50). Görüldüğü üzere "cehâlet" kavramı Kur'ân'da bilgisizlikten ziyade Allah'a ve insanlara karşı olumsuz tutum ve davranışları ifade etmektedir.

Kur'ân'a göre cehâlet; insanın görünen eşya ve olayların arkasındaki ilâhî irâdeyi anlayamaması, Allah'ın âyetleri olan kâinatı Allah'ın âyetleri olarak görememesi, dinî gerçekleri anlayamaması, iradesini ve hâkimiyetini yitirmesi, şirk, küfür, nifak, isyân ve zulme dalması, Allah'a ve yaratıklarına karşı kötü, kaba ve çirkin davranmasıdır. Cehâlet; 1- a) İnsanı kâfir, müşrik ve münafık yapan cehalet; b) Âsî, fâsık ve zâlim yapan cehâlet; 2- a) Allah'a ve dinine karşı yapılan cehâlet, b) İnsanlara ve diğer varlıklara karşı yapılan cehâlet. 3- a) Basit cehâlet (bilgisizlik) b) Mürekkeb cehâlet (yanlış inanç, hatalı söz, fiil ve davranışlarda bulunmak ve bunları idrâk edememek) şeklinde kısımlara ayrılır.

Hadis Usulünde Cehalet Kavramı

Hadis usulünde cehâlet kavramı; hadis rivâyet eden râvînin halinin bilinmemesini ifade eder.

Fıkıh Terimi Olarak Cehalet Kavramı

Fıkıh terimi olarak, genellikle cehalet, varlık ve olaylar hakkındaki belirsizlik, bilinmezlik; cehl ise, kişinin kendisinin bilgisizliği anlamlarında kullanılmaktadır.

  1. Belirsizlik - Bilinmezlik (cehalet); İslâm fıkhında, hukukî işlemlerde ve özellikle de iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, akdin konusunun biliniyor ve belirli olması gerekir. Akdin konusu ile ilgili belirsizlik garar, bilinmezlik ise cehalet kavramıyla ifade edildiği gibi, her iki kavramın birbirinin yerine kullanıldığı da görülmektedir.

Taraflar arasında çekişmeye yol açması kuvvetle muhtemel olan akdin konusundaki cehaletin, akdin sıhhatine engel olduğu konusunda âlimler ittifak etmişlerdir. Çekişmeye yol açmayacağı kuvvetle muhtemel olan durumlarda cehaletin, akdin sıhhatine engel teşkil etmeyeceğini ittifakla kabul etmişlerdir. Çekişmeye neden olması muhtemel durumlarda ise, akdin sıhhatine mani teşkil edip etmeyeceği hususunda ihtilaf etmişlerdir.

Hukukî tasarruflarda belli olması gereken hususlar şöyle sıralanabilir: Satım akdinde, akdin konusu mal, bedeli, vade ve taksit durumu; kira akdinde, kiralanan şey, kira bedeli; kefalette, kefil olunan; havalede, havale edilen miktar; ariyette, ariyetin konusu; hibede, bağışlanan mal; ortaklıkta, kârın ortaklar arasında ne şekilde bölüşüleceği; vekalette, vekaletin konusu; sulhta, sulhun konusu ve bedeli; ibrâda, ibrâ edilen; şüf'ada, şüf'a bedeli; ikrarda, lehine ikrarda bulunulan; davada, davalı ve dava konusu belli olmalıdır.

Bununla birlikte, başta Malikîler olmak üzere bazı İslâm hukukçuları, belirsizliğin ivazsız akitleri etkilemeyeceğini kabul etmişlerdir.

  1. Bilgisizlik (cehl); İslâm'da kişinin sorumlu tutulması için yükümlülüğün kendisine bildirilmiş olması, ön şart olarak kabul edilmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de, peygamber gönderilmedikçe kimseye azap edilmeyeceği belirtilmektedir (İsrâ, 17/15). Sorumluluğun temel şartı olan bilme, bilfiil bilgi sahibi olma anlamına gelmeyip, bilme imkânına sahip olma demektir. Bu nedenle fakihler, İslâm toplumunda bilgisizliği mazeret olarak kabul etmemişlerdir. Buna karşılık, yabancı bir ülkede Müslüman olup da dini hükümler konusunda bilgisi bulunmayan kişi, dinî emirleri yerine getirme ve yasaklardan kaçınma konusunda mazur görülmüştür.

Bilgisizliğin mazeret olarak kabul edilmesi için, davranışın yasak olduğunun bilinmemesi gerekir; davranışın yasaklığı bilindiği halde, buna bağlanan hukukî sonucun bilinmemesi özür olarak kabul edilmez. Ayrıca, bilgisizlik Allah hakları konusunda geçerli mazeret olmakla birlikte, kul haklarında verilen zararın tazmîni konusunda geçerli sayılmaz.

İslam ve İhsan

CEHALETİN DÜŞMANI

Cehaletin Düşmanı

CEHALET İLE İLGİLİ AYETLER

Cehalet ile İlgili Ayetler

OKUMA - YAZMA BİLMEMEK CEHÂLET Mİ?

Okuma - Yazma Bilmemek Cehâlet mi?

ASIL GERÇEK CAHİL O KİMSEDİR

Asıl Gerçek Cahil O Kimsedir

HZ. PEYGAMBER'İN CAHİL VE GÖRGÜSÜZ KİMSELERE MUAMELESİ

Hz. Peygamber'in Cahil ve Görgüsüz Kimselere Muamelesi

“CAHİL KİMSENİN YANINDA KİTAP GİBİ SESSİZ OL” KİMİN SÖZÜ

“Cahil Kimsenin Yanında Kitap Gibi Sessiz Ol” Kimin Sözü

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.