Çamlıca Camiî’ne Nanoteknolojik Hat

Osmanlı-Selçuklu mimari tarzı ile günümüz çizgilerinin bütünleştiği Çamlıca Camiî’nde, nanoteknolojik bir ürünle paslanmaz çelikten hazırlanan hatla cami mimarisinde bir ilke imza atıldı.

İstanbul’un yeni sembollerinden biri olmaya aday, Osmanlı-Selçuklu mimari tarzı ile günümüz çizgilerinin bütünleştiği Çamlıca Camisi’nde, nanoteknolojik bir ürünle paslanmaz çelikten hazırlanan hat da cami mimarisinde bir ilke imza atıldı.

İstanbul Cami ve Eğitim-Kültür Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından 2012’de düzenlenen yarışmada 2’ncilik ödülüne layık görülen 2 projeden biri olan Bahar Mızrak ve Hayriye Gül Totu’nun projesini çizdiği Çamlıca Camisi’nin inşaat çalışmaları, Üsküdar Sefa Tepesi’ndeki 57 bin 500 metrekarelik alanda devam ediyor.

Caminin yanı sıra müze, sanat galerisi, kütüphane, konferans salonu, sanat atölyesi ve otoparkın da yer aldığı projenin yüzde 90’ı tamamlandı. Cami projesi kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan yol, tünel inşaatları da devam ediyor.

HAT YAZISINDA İLKE İMZA ATILDI

İstanbul Cami ve Eğitim Kültür Hizmetleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Ergin Külünk, cami inşaatının yüzde 90'lık bölümünün tamamlandığını, inşaat sahasında 300, İstanbul içinde ve dışındaki atölyelerde 700 kişilik insan gücü, 50 kişilik teknik ekibin koordinasyonunda bu projeyi hayata geçirmeye gayret ettiklerini söyledi.

Cami inşaatında ana kubbenin yazısının ve desenlerinin tamamlandığını, bu yazı ve desenlerin çok özel olduğunu vurgulayan Külünk, “Bir ilki başardık. Yazımız klasik yazma tekniğinden öte nanoteknolojik bir ürünle paslanmaz çelikten yapıldı. Yazı, 870 parçadan meydana geliyor. Desenlerimiz de bir o kadar parçadan oluşuyor. Bunların hepsinin montajı yapıldı ve ana kubbedeki yerini aldı. Süsleme işlerimiz, hat eserlerimiz devam ediyor. Bir inşaatın ince işleriyle ilgili tüm çalışmalar hızlı şekilde sürüyor.” dedi.

Minarelerin alemlerinin, külahlarının ve boyalarının bitirildiğini anlatan Külünk, ana kubbenin tamamlandığını, diğer kubbelerin kurşunlama çalışmalarının bitmek üzere olduğunu, avludaki kaplama ve şadırvan çalışmalarının sürdüğünü, avlu kubbelerinin iç desenlerinin yapıldığını kaydetti.

Külünk, sosyal donatı alanları olan müze, kütüphane, sanat galerisi bölümleriyle ilgili proje çalışmalarının bittiğini, imalatlarının başlayacağını söyledi.

AKUSTİKTE MİMAR SİNAN’DAN ESİNLENDİLER

Caminin kubbesine ne yazılacağını konusunu, hattatlar ve proje yönetmenleriyle tartıştıklarını anlatan Külünk, “Ana kubbe, birliği simgelesin, dedik ve Haşr Suresi’nin son iki ayetinden istifade ederek Allah’ın güzel isimlerinden 16’sını bir araya getirdik. Böylece ana kubbemizdeki yazı ortaya çıktı. Ortada Lafza-i Celal var. Lale deseninden hareketle süslemeler yaptık. Lale de tasavvufta Allah’ı simgeleyen bir figür.” diye konuştu.

Mimar Sinan’ın, Süleymaniye Camisi’nin akustiği için kubbeye koyduğu 256 küpten yola çıkarak, ana kubbeye 221 delik delerek, akustik literatürüne geçecek bir iş yaptıklarını anlatan Külünk, “Cami akustiğine ciddi faydaları olan bir çalışma. Ses mühendislerimiz bunu tespit etti ve uyguladı.” bilgisini verdi.

Kadın zanaatkarların desenleri çizdiğini, ahşap ustalarının kapıları sedeflediğini, tesisat, elektrik işlerinin hızlı bir şekilde devam ettiğini anlatan Külünk, “Planımız, önümüzdeki senenin ilk yarısında ibadete açmak. Burada bizim dışımızda bizi de ilgilendiren çevre düzenlemeleri, yol çalışmaları gibi işler yapılıyor. Bunların eş zamanlı bitmesiyle biz de camimizi önümüzdeki senenin ilk yarısında ibadete açacağız.” dedi.

RAKAMLARLA ÇAMLICA CAMİSİ

Osmanlı-Selçuklu mimari tarzı ile günümüz çizgilerinin bütünleştiği Çamlıca Camisi, kentin yeni sembollerinden biri olmaya aday.

Görkemli mimarisiyle İstanbul’un her noktasından rahatlıkla görülebilen Çamlıca Camisi, bu heybetli yapısına yakışır anlamda bazı rakamsal büyüklükleri de ihtiva ediyor.

İmanın şartını temsilen 6 minareli inşa edilen Çamlıca Camisi’nin üç şerefeli 4 minaresi Malazgirt Zaferi’ne ithafen 107,1 metre, iki şerefeli 2 minaresi ise 90 metre yüksekliğinde. Caminin 72 metre yükseklikteki ana kubbesi İstanbul’da yaşayan 72 milleti, 34 metre çapındaki kubbesi İstanbul’u simgeliyor. Kubbenin iç yüzeyine, 16 Türk devletine ithafen Allah’ın isimlerinden 16’sı, Haşr Suresi’nin son iki ayetinden istifade edilerek yazıldı. Kubbeyi taşıyan kemerlerin altına da Fetih Suresi 220 metrelik bir alana yazılacak.

Ana kubbenin üzerine 3 metre 12 santimetre genişliğinde, 7 metre 77 santimetre yüksekliğinde, 4,5 ton ağırlığında alem yerleştirildi. Nanoteknolojiyle renklendirilen ve 3 parçadan oluşan alem, dünyanın en büyük alemi olma özelliğini taşıyor.

Caminin dışarıdan ana avluya girişinde yer alan ve mermerle kaplanan taç kapı, büyüklüğüyle de göz dolduruyor. Taş kapının avlunun içine bakan kısmında, Kasas Suresi’nin 77. ayeti yer alıyor. Caminin içine girilen kapının üzerine ise Al-i İmran Suresi’nin 132-136 ayetleri işlendi.

Çamlıca Cami, halı serili alanında 25 bin, avluda 12 bin 500, dış avluda 22 bin 500 olmak üzere toplam 60 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği bir cami kompleksi olarak tasarlandı. Camide aynı anda 8 cenazenin namazı kılınabilecek.

Çamlıca Camisi ibadet alanının yanı sıra 11 bin metrekarelik müze, 3 bin 500 metrekarelik sanat galerisi, 3 bin metrekarelik kütüphane, bin kişilik konferans salonu, 8 sanat atölyesi, 3 bin 500 araçlık kapalı otoparkı bünyesinde barındırıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.