'bosna Kasabı'na Tarihi Ceza

Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, eski Sırp komutan Ratko Mladic'e soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş kanunlarını ihlalden müebbet hapis cezası verdi.

Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY), "Bosna Kasabı" olarak bilenen eski Sırp komutan Ratko Mladic hakkında müebbet hapis cezası verdi.

Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan mahkemede, Bosna'daki savaş boyunca Sırp askerlerin komutanlığını yapan Mladic'in karar duruşması yapıldı.

Mladic, duruşmada "insanlığa karşı suçlar", "soykırım" ve "savaş kanunlarını ihlal etmek" suçlarından müebbet hapse mahkum edildi.

Mladic, 11 maddelik iddianamede yer alan suçlamaların 10 tanesinden suçlu bulundu.

Ülkenin doğusundaki Srebrenitsa şehrinde 1995'te Sırp askerlerin yaptığı ve 8 binden fazla Boşnak erkeğin öldürüldüğü soykırımdan da ceza alan eski Sırp general, iddianamenin ilk maddesinde yer alan Kluc, Sanski Most, Kotor-Varos, Prijedor, Foca ve Vlasenica şehirlerinde de "soykırım" yapıldığı suçlamasından ceza almadı.

Mladic, iddianamedeki Srebrenitsa soykırımının yanı sıra sürgün, yok etmek, esir almak, öldürmek, sınır dışı etmek, insanlık dışı eylemler ve sivillere karşı hukuka karşı saldırılardan suçlu bulundu.

"TÜRKLERDEN İNTİKAM ALIYORUZ" DEMİŞTİ

Sırbistan'da düzenlenen operasyonla yakalanan Ratko Mladiç, Bosna'daki savaş sırasında (1992-1995) sivillere karşı suç işlemek, Srebrenitsa'da soykırım yapmak ve Saraybosna'nın 44 ay boyunca kuşatma altında tutulması gibi çeşitli savaş suçlarından 16 yıldır Lahey'deki uluslararası savaş suçları mahkemesince aranıyordu.

1991'de Hırvatistan'ın bağımsızlığıyla birlikte başlayan silahlı çatışmalara ''katkı'' sağlamak üzere Mladiç, Hırvatistan'ın Knin kentine gönderildi.

Mladiç, 9 Mayıs 1992'de JNA'nın Saraybosna'daki ''İkinci Askeri Alanı''nın komutanı olarak görevlendirildi. Bosna-Hersek'in Yugoslavya'dan bağımsızlığını ilan etmesi üzerine Bosnalı Sırplar da 12 Mayıs 1992'de ''Bosna Sırp Cumhuriyeti''ni kurduklarını ilan etti. Bunun üzerine Mladiç ''Bosna Sırp Cumhuriyeti Ordusu''nun komutanı olarak görevlendirildi.

Ailesindeki erkeklerin tamamını 11 Temmuzda kaybeden Srebrenitsa Anneleri Derneği Başkanı Hatice Mehmedoviç, o günü şöyle anlatıyor: ''Srebrenitsa'da BM altında görev yapan Hollandalı birliklerin askerlerinin bizi koruyacağını düşünüyorduk. Erkeklerimiz BM'nin isteği üzerine silahlarını Hollandalı birliklere teslim etmişti. Ancak kısa süre sonra Mladiç komutasındaki birlikler Srebrenitsa'ya girdi. Mladiç, toplanan halkın karşısında, 'Türklerden intikam alacaklarını' açıkladı. Onlar bizi Türk olarak görüyorlardı. Daha sonra erkeklerimizi ve çocuklarımızı otobüslere bindirerek ormana götürdüler ve bir günde 8 bin insanımızı katlettiler.''

''BOSNA KASABI'' İŞ BAŞINDA

Ratko Mladiç, Bosnalı Sırpların askeri lideri olarak Bosna Hersek'in doğusunda bulunan Han Piyesak, Rogatica, Pale, Srebrenitsa ile batıda Cazin ve Bujim kentlerinin yakınlarındaki birliklerin başında bulundu.

Bosna'da 1992 ile 1995 yılları arasında savaşan eski Yugoslav Halk Ordu birlikleri ile Sırbistan ve Bosna-Hersekli Çetniklerin komutanı olan Mladiç, savunmasız halkın olduğu bölgelere yönelik ''operasyonlarıyla'' tanınıyordu. Mladiç, 1994'te Sırp Cumhuriyeti ordusunun merkezi Han Piyesak'ta İtalyan gazetecilere verdiği demeçte, ''silahları ve kanlı savaşları sevmediğini'' öne sürmüş, ancak bu sözlerinden bir yıl sonra Srebrenitsa'da bir günde 8 bin insanı katletmişti. 11 Temmuz 1995 tarihinde, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın yaşadığı en büyük katliam, general Mladiç'in emriyle Srebrenitsa'da işlenmişti.

KIZI İNTİHAR ETTİ

Mladiç'in kızı Ana Mladiç, 23 yaşındayken 25 Mart 1994 tarihinde intihar etti. Belgrad'ın ''Kurir'' gazetesinin intihardan birkaç gün sonra verdiği haberde, Ana Mladiç'in babasının Bosna'da karıştığı katliamları anlayınca depresyona girdiği ve ardından intihar ettiği belirtildi.

"MÜSLÜMANLARI ÖLDÜRMEK SORUN DEĞİL"

Mladiç'in geçen sene Sırbistan polisince eşinin yaşadığı eve düzenlenen operasyonda, savaş sırasında kaleme aldığı günlükleri de ele geçirilmişti. 3 bin 500 sayfadan oluşan günlüklerde, Mladiç'in ''Müslümanları öldürmek sorun değil, bir günde 50 bin kişiyi de öldürürüz. Ancak onlar yine doğururlar, önemli olan onları bu topraklardan tamamen sürmektir'' ifadeleri dikkat çekiyordu.

BOSNA KASABI RATKO MLADİC KİMDİR?

"Bosna Kasabı" olarak anılan Mladic, 12 Mart 1942'de Bosna Hersek'in Kalinovik beldesinde doğdu.

Eski Yugoslavya'nın başkenti Belgrad'da bulunan Yugoslav Halk Ordusu (JNA) Askeri Akademisinde öğrenim gören Mladic, önce JNA'da, ardından 1992 yılında Bosna Hersek'te kurulan Sırp Cumhuriyeti Ordusunda (VRS) görev yaptı.

VRS, Bosna Savaşı'nın (1992-1995) henüz başında 12 Mayıs 1992'de kuruldu ve komutanlığına Ratko Mladic getirildi. O dönemde, JNA'nın Bosna Hersek'teki birlikleri de VRS'ye dönüştürüldü.

Bosna Savaşı boyunca Sırp askerlerinin komutanlığını yapan, hakkında 1996 yılında uluslararası tutuklama kararı çıkarılan Mladic, 15 yıl firari olarak saklandıktan sonra 26 Mayıs 2011'de Sırbistan'da yakalandı.

Mladic, 31 Mayıs 2011'de yargılanmak üzere Lahey'deki mahkemeye teslim edildi, 16 Mayıs 2012'de başlayan davası, 5-15 Aralık 2016 arasında tarafların son sözlerini söylemesiyle sona erdi.

Mladic'in davası 530 gün sürdü, dava süresince toplam 591 tanık ifadesine başvuruldu, 9 bin 914 kanıt kabul edildi.

Eski Sırp komutan Mladic hakkındaki ilk iddianame, 25 Haziran 1995'te hazırlandı. İlk kez 14 Kasım 1995'te değiştirilen iddianame, 10 Ekim 2002, 1 Haziran 2011 ve 16 Aralık 2011'de yapılan değişikliklerin ardından son halini aldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.