Balkan Ülkelerini İslam Dünyasından Uzak Tuttular

Bosna Hersek Uleması Kavazoviç, Uluslararası İslam Bilgeleri Zirvesi'ne yaptığı konuşmada "Balkan ülkeri olan bizleri Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrıldıktan sonra İslam dünyasından uzak tutmaya çalıştılar, bazen de bunu başardılar." dedi.

Bosna Hersek Uleması Hüseyin Kavazoviç, "Balkan ülkeri olan bizleri Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrıldıktan sonra İslam dünyasından uzak tutmaya çalıştılar bazen de bunu başardılar. Daha sonra farklı ideoloji ve rejimlere bağlı kaldık, baskı altında kaldık." dedi.

Kavazoviç, Şanlıurfa'da gerçekleştirilen ''Uluslararası İslam Bilgeleri Zirvesi''nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin tarih boyunca Bosna Hersek'in yanında olduğunu belirterek, desteklerinden dolayı Türk halkına teşekkür etti.

Balkan devletlerinde farklı dönemlerde insanların toplu halde öldürüldüğünü anlatan Kavazoviç, ABD'deki 11 Eylül saldırısının ardından İslam ülkelerindeki Müslümanların daha fazla zorluklarla karşılaştığını dile getirdi.

BALKANLARI İSLAM DÜNYASINDAN UZAK TUTMAYI BAŞARDILAR

Başta Filistin, Irak ve Suriye olmak üzere halen İslam ülkelerinin zulümle mücadele ettiğini belirten Kavazoviç, özellikle Filistin halkının yalnız kalmasına rağmen mücadelesini sürdürdüğünü söyledi.

Balkan ülkelerinin İslam hakimiyetinden ayrıldıktan sonra sıkıntılar yaşamaya başladığını vurgulayan Kavazoviç, "Balkan ülkerleri olan bizleri Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrıldıktan sonra İslam dünyasından uzak tutmaya çalıştılar bazen de bunu başardılar. Daha sonra farklı ideoloji ve rejimlere bağlı kaldık, baskı altında kaldık. Kendimizi göstermek ve değerlerimizi korumak için mücadele ediyoruz. Gerçekten çok baskı altında kaldık." diye konuştu.

Müslüman ülkelerinin son dönemde parçalandığını ve birbirine düştüğünü vurgulayan Kavazoviç, şöyle konuştu:

"Biz yıllarca barış içinde yaşamışız ne oldu da böyle patlak verdi bu çatışmalar. Gerçekten Müslüman ülkeleri farklı kültürler barındırıyor. Dışarıda bir çok insan eğitim aldı gelip yeni yeni fikirler savundu ülkelerimizde. Bu fikirleri savunanlar arasında çatışma oldu eski ile yeniler arasında. Eskiler, ümmetin İslam değerlerini korunmasını savunurken yeni nesil bunlara karşı çıkmıştır böylece bütün toplumumuz parçalanmıştır. Şu an çok dramatik olaylar görüyoruz. Eskiden aramızda kavga gürültü yoktu ancak değerlerimizi kaybedince çatışmalar arttı. İslam ülkeleri parçalanmış halde şu an aciz durumdayız. İnsanları hunharca öldürüyorlar ve gerçekten çok öldürücü çeteler var teröristler ortaya çıktı. İnsanlara yaşam hakkını bile vermiyorlar böylece İslam dinini lekeliyorlar."

SAVAŞLARA TOPLUCA 'DUR' DEMELİYİZ 

İslam ülkelerinde yaşanan savaşlarda insanlığın kalmadığına dikkati çeken Kavazoviç, mazlum insanlara ise din kardeşlerinin sahip çıkması gerektiğini ifade etti.

İslam ülkelerinin mültecilerle mücadele ettiğini aktaran Kavazoviç, "Müslüman ülkeleri sorunları çözemiyor. Dış ülkelere bağlı kalmışlar kendi sorunlarını çözemezler ve senelerce bu olaylar devam eder. Biz bu savaşlara İslam ülkeleri olarak topluca 'dur' demezsek katliam ve zulüm devam edecektir. Suriye, Filistin ve bir çok ülkede bunu görüyoruz. Türkiye sahillerinde gördüğümüz o bebek cenazesi çok üzücü bir tabloydu. Ortadoğu'yu bu olaylardan kurtarmak için başlangıç yapmamız gerekiyor. Gerçekten artık bir şeyler yapmamız gerekiyor İslam ülkeleri olarak." diye konuştu.

Kaynak: AA

https://www.islamveihsan.com/hz-ibrahim-gibi-atesi-selama-donusturmekle-mukellefiz.html

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.