Babadan Oğluna Öğüt Veren Sözler

Nîzamî Gencevî’nin Hamse’sinde oğluna öğüt veren ibretlik sözlerden bazılarını alıntıladık.

Ey benim on dört yaşındaki gözümün bebeği, iki dünyanın ilimlerine nazarı erişen oğlum!

Yedi yaşında iken gül gibi çimenlerde oynar dururdun. Şimdi ise, on dört yaşına bastın, boyun servi gibi uzadı. Artık aklını başına topla; oyun zamanı değildir, hüner kazanıp yükselmek zamandır.

İlim ara ve büyüklük öğrenmeye bak; öyle ki seni günden güne daha ilerlemiş ve yükselmiş görsünler. Sen yararlı bir ilme heves et. Kendini tanımaya ve kendi beden yapını öğrenmeye çalış; çünkü bu insanın gönlünü aydınlatan bir ilimdir.

Peygamber, “İki ilim vardır, biri dinlerin ilmi, diğeri bedenlerin ilmidir” demiştir.”

Ey oğul, sana söylüyorum; sakın benim gibi gafil olma, uyanık ol. Yücelik bakımından feleğe ulaşmak için, sikkeyi iyi adlılık yazısıyla bastır. İyi ün sahibi kimselerle sohbet etmeye bak ki sonunda sende iyilik meydana getirsin.

HÜNER ÖĞRENMEK

Hüner öğrenmeye bak çünkü hüner sayesinde kapı kapatan değil, kapı açan olursun. Öğrenmekten utanç duymayan kimse sudan inci, taştan lâl çıkarır. Bilgiden nasibi olmayan kimse ise bilgi öğrenmekten utanç duyar.

Nice çabuk kavrayışlı kimseler tembellik yüzünden çanak çömlek satıcısı, nice anlayışı kıt insanlar da bilgi sayesinde yedi iklimin baş kadısı olmuştur. Sana bir şey sorulmadıkça ağzını açma; cevheri kırarsın, keseri yavaş vur. Kim kendisine bir şey sorulmadan konuşursa, o bütün söylediklerini yele vermiş olur.

Sıkıntıya düşünce umudunu kaybetme, çünkü kara buluttan ak su damlacıkları (yağmur) yağar. Çare arama kapısını kendi yüzüne kapatma, çünkü acı olan bir çok şey yararlıdır. Kaşlarını çatma da ferahlık aynasında kendi yüzünü gör.

ÜN KAZANMAK İÇİN NE YAPMALI?

İyi ün kazanmaktan daha iyi bir isim yoktur.

Sonu iyi olmayan kimse kötüdür. Ey iyilikten hoşlanan adam, eğer yücelikle iyi bir ün kazanmak istersen sırtına bir iyilik elbisesi giyin; iyilik elbisesi sayesinde eğer gelirin Çin hakanının geliri kadar bile olsa, o senin yağmurun durumundadır (yağmur gibi yağmaktadır); sen onu ırmak gibi akıtma.

Malının bir kısmını ye, birazını bağışla ve bir kısmını da muhtaç kimselere ayır.

Yemek yemeyip hasta olacak kadar harcamanı kısıtlama. Çok fazla yemekten dolayı sıkıntıya düşecek kadar da paranı saçıp savurma. Harcamanda öylesine ölçülü ol ki vücudun ne sıska kalsın ne de şişmanlasın diğer elbiseleri sat gitsin…

Kaynak: İstanbul Müftülüğü Din ve Hayat Dergisi, Sayı: 25

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.