Altınoluk Dergisinin Nisan 2024 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 458. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Nisan 2024 sayısı “Kalp Nasıl Dergâh Olur?” kapağıyla yayınlandı.

Kalp Nasıl Dergâh Olur?” başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 458. sayısının sunuş yazısı şöyle takdim edildi.

Her medeniyet kendi insan tipi kadar kendine has müesseseleri ile bilinir. Cemiyet, rengini verdiği müesseseler üzerinde yükselirken müessese de içinden çıktığı sosyal dokunun izlerini taşır. Sosyal doku ne kadar ahenkli ve sıhhatli ise oradan yetişenlerin kurduğu müesseseler de o kadar ahenkli ve sıhhatlidir. Ahenk ve sıhhati belirleyen ise müesseselerin üzerinde yükseldiği temellerin aşkınlığı ve yüceliğidir. Himmeti ulvi olan kurduğu müessese ten ve zihin kadar ruhun ve kalbin ihtiyacını da gözeten bir ufka sahiptir.

Dergâh, şimdilerde mumla aradığımız bizim medeniyetimizin temel müesseselerinden birisiydi. Allah’a yardım etmek için kurulmuş bu müessesenin temel işlevi gönül alıp gönül vermek, böylece güzel insanlar yetiştirmekti. Bugün mevcut değilse bu sadece kapısına kilit vurulduğu için değil, bir zaman kendisini doğuran ve yaşatan cemiyetin aynı cemiyet olmamasından mütevellittir. Her cemiyet başkasını değil ancak himmeti ve ufkuna lâyık müesseseleri kurup, yaşatabilir.

Dünün dergâhı bir müesseseydi ama merkezinde bir kalp vardı. Esasında dergâh oraya hayat veren merkez insanın kalbiydi. Gelen o kalbe gelir, muhtacı o kalp sarıp sarmalardı. Dergâh, o merkez kalbin müesseseleşmiş formuydu. Ne dört duvar, ne post, ne isimler, ne merasimler ne de libaslar dergâh değildi; esas dergâh, selim ve münib bir kalpti ki gelen orada huzur ve maneviyat bulurdu. Bugün dergâh zahiren yok gözükse de kalbi dergâh olanlarla yaşamaya devam ediyor.

Cemiyet dergâhları ve onların karşılık geldiği derya gönüllü insanları yok sayıyor diye iyiler gayretlerinden vazgeçmezler, çünkü herkes şâkilesine göre iş yapar. İyilerin vazifesi her hal ve kârda mayalarındaki merhameti harekete geçirmektir. Dergâh zahiren kapansa da işlevini hep devam ettirmiştir, bugün de öyledir. Allah Rasûlü Efendimizin ilk kurduğu mescidin bir şubesi olarak dergâh bugün kalplerde yaşamaya ve müstait gönülleri irşad etmeye devam etmektedir.

Bu sayımızda kalbi dergâh olanlara bakarak “Kalp Nasıl Dergâh Olur?” sorusunu soruyoruz. Dergâh arayana işaret edilecek adres, kalpleri dergâh olanlardır. Onlar klasik dergâh formunun vaat ettiklerini, şahıslarında veya kurup temsil ettikleri müesseselerinde yaşatan Hak erleridir. Modernlerin haddini aştığı, her şeye muktedir olduğunu sandığı ve bu yüzden ilahlığa soyunduğu şu zamanda bu erlerin kalplerinin dünün dergâhından çok daha büyük bir ihtiyaca tekabül ettiğine inanıyoruz.

Gönlümüz Ramazan bereketi ile ihya olurken Gazze ve Doğu Türkistan gibi mazlum beldelerden gelen haberlerle de sarsılıyor. Acı ile sekineti bir arada yaşıyoruz. Bize çaresizlik ve acziyet düşerken Gazze’deki izzetli kardeşlerimiz direniş, tevekkül ve teslimiyetin destanını yazıyorlar. Dua ediyoruz, Allah yar ve yardımcıları olsun. Zalimlere elimiz, dilimiz ve kalbimizle engel olma çabamıza devam edelim. Onların ürettikleri ve pazarladıklarına itibar etmeyelim, mazlum kardeşlerimize yardımlarımızla destek olalım. Bu duygu ve düşüncelerle bayramınızı tebrik ediyor, bu mağfiret ikliminin başta mazlum kardeşlerimiz olmak üzere hepimize hayırlar getirmesini niyaz ediyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

Dergiye ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.