
Ömer Bin Abdülaziz’in (r.a) Fedâkârlığı
Ömer Bin Abdülaziz’den (r.a.) fedâkârlığa dair çok kıymetli bir hadise, örnek bir misal.
İki buçuk senelik hilâfetiyle İslâm tarihine en büyük imzalardan birini atan Ömer bin Abdülaziz -rahmetullâhi aleyh-’in hayatında da bu büyük fedâkârlıkları görürüz.
O, halîfe olmadan önce; heybetli, müheykel, pehlivan yapılı bir zât idi. Hilâfet mes’ûliyeti ve bu makamın enâniyetine kapılmamak için gösterdiği riyâzat ile âdetâ eriyip gitti.
Muhammed bin Kâ‘b el-Kurazî anlatır:
Bir zamanlar Ömer bin Abdülaziz -rahmetullâhi aleyh- ile Medîne-i Münevvere’de karşılaşmıştım. O vakit gayet yakışıklı, ter ü tâze bir gençti ve bolluk içinde yaşıyordu. Daha sonra halîfe olduğunda yanına gittim, izin isteyip içeri girdim. Onu görünce şaşırdım ve yüzüne şaşkın şaşkın bakmaya başladım. Bana;
“–Ey Muhammed, niçin öyle hayretle bakıyorsun?” dedi.
“–Ey Mü’minlerin Emîri; renginiz uçmuş, bedeniniz yıpranmış, saçlarınız ağarmış ve dökülmüş! Sizi bu hâlde görünce hayretimi gizleyemedim.” dedim.
Bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz -rahmetullâhi aleyh- bana şöyle dedi:
“–Ey Muhammed, beni kabre konulduğumdan üç gün sonra görsen kim bilir ne kadar şaşıracaksın? O zaman karıncalar gözlerimi çıkarmış, gözlerim yanaklarımın üzerine akmış, ağzım burnum kan ve irinle dolmuş olur. İşte o zaman beni hiç tanıyamaz ve daha çok şaşırırsın. Şimdi bunları bırak da sen bana İbn-i Abbâs’ın Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den rivâyet ettiği hadîsi tekrar et!..” (Hâkim, IV, 300/7706)
Onun sözlerinden şu hakikati anlıyoruz:
Bu ömrü; zaten toprağa kurban edilecek tenin rahatı ve güzelliği için, fedâ etmek ahmaklıktır. Cenâb-ı Hak buyurur:
“Çalışmıştır, boşuna!” (el-Ğâşiye, 3)
Bu beden de, bu dünyada sahip olduğumuz her türlü imkân da, ancak ebedî hayata bir malzeme edilirse değerli olur. Bunun yolu da, onları Allah yolunda fedâ etmektir.
Onun, arkadaşının sözlerine ehemmiyet vermeyip değiştirmeye çalışması da, duyduğu medh ü senâlarla nefsinin bu hâlden bir pay çıkarmasına mâni olmak gayesine mâtuftur.-
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2025 Ay: Nisan, Sayı: 242
YORUMLAR