Altınoluk Dergisinin Nisan 2022 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 434. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Nisan 2022 sayısı “İbadet, İnfak ve Takva ile Ramazan Bizden Razı Olsun” başlığıyla yayınlandı.

“İbadet, İnfak ve Takva ile Ramazan Bizden Razı Olsun” kapağıyla çıkan Altınoluk dergisinin 434. sayısı şu şekilde takdim edildi.

RAMAZAN’I NASIL RAZI EDECEĞİZ?

Adına “göreizm” diyebileceğimiz bir sapkınlık ortalığı kasıp kavuruyor. Kendi zan ve kuruntularını din sananlar bir de bunun kavgasına soyunuyorlar. “Bana göre” diye başlayan, boş konuşmalarla Allah’ın dinini kesip biçmeye çalışıyorlar. Hak din bütün açıklığıyla ortada dururken beşer sayısı kadar farklı telakki dini her gün yeniden tarif ediyor, güya yeniden keşfediyor. Bu çürümeyi en iyi anlatan ifade herhalde: “Hevâsını ilah edineni görmedin mi?” (Furkan, 43) âyetidir.

Hevâ, nefsî arzu ve heveslerin ötesinde indî mülahaza ve zanları da içeren mühim bir Kur’ân kavramıdır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e dair: “O hevâsından konuşmaz, O’nun konuşması ancak vahiydir” (Necm, 3-4) buyruğu, hevâyı vahyin tam karşısına koyar. Yine Rasûlullah Efendimiz birçok ayette başkalarının hevâsına uymaması konusunda uyarılır, çünkü O’na gelen Kur’ân hakkın ve ilmin kendisidir. Kur’ân dışındakiler kuruntu ve zandan ibarettir, kuruntu ve zanlarla amel etmek ise kendi görüşünü ilah edinmeye götürecek bir sapmadır.

Teşrifiyle ruhlarımızı mesrur eden Ramazan ayındayız. Ramazan, hevâdan akleden kalbe yükselişin tâlim edildiği bir takvâ mektebidir. O mektebin iklimi sekînet, dersi fazilettir. O mektepte hevâdan sıyrılıp Müslümanca yaşama sanatının heyecanı tadılır. Oruç, iftar, sahur, teravih, infak ve diğer ibadetlerle umumi bir merhamet seferberliğine girilir. Orada kendi görüş ve zanlarımızın değil Rabbimizin istediği bir kulluk hayatının talimi yapılır.

Din bir retorikten çok bir yaşama ve yaşatma aşkıdır. Din bir heyecandır, coşkudur; uyanıkken rüya görmek ve bu rüya ile dünyayı inşa ve ihya etme cehdidir. Onun bize ihtiyacı yoktur, bizim ona ihtiyacımız vardır. Bu açıdan Ramazan gibi dinin dirilten çağrısını bütün derinliğiyle tecrübe edeceğimiz bir fırsat mevsimine kayıtsız kalmak büyük bir hüsrandır. Bize düşen bu mevsimin kıymetini bilmek ve Ramazan’ı kendimizden razı etme çabasına girmektir.

Ramazan’ı razı etmek; bu rahmet ve mağfiret ikliminin gereğini yerine getirmek, orucu ciddiye almak, iftarın ve sahurun sevincini yaşamak, teravih ile yorulmak, infak ile zenginleşmektir. Ramazan’ı razı etmek, en başta bunu nasıl başaracağımızı dert etmektir. Ramazan’ı razı etmek, Rabbimizin verdiği bu ikramdan azami istifade çabasına girmektir. Ramazan’ın bizden razı olması, akabinde gelen bayramı ruhumuzun ve kalbimizin bayramı yapacaktır. Rabbimiz muvaffak eylesin ve hepimize son nefesi bayram olan, Ramazan kıvamında ömürler lütfeylesin.

Altınoluk olarak ilk çıktığımız günden bu yana Müslümanca yaşama sanatının sözcüsü olmaya çalışıyoruz. Her sayımız hem şekil hem de muhteva olarak bu çabanın bir vitrinidir. Bu vitrinde hiç değişmeyen ve değişmeyecek aslî gündem kulluktur. Bizler gönüllerimizi puslandıran gelgeç gündemleri değil, ruhumuzun ufkuna yüceleceğimiz aslî gündemi takip etmeye çalışıyoruz. Dergimize abone olarak ve başka aboneler bularak bu yolculukta bize refik olmanız sürûrumuz olacaktır. Ramazan’ımız, Kadir Gecemiz ve inşallah tertemiz bir şekilde erişeceğimiz bayramımız hayırlar getirsin, kutlu olsun. Bir sonraki sayıda görüşmek ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

Dergiyi temin etmek için tıklayınız...

İslam ve İhsan

RAMAZAN’DA NELER YAPILIR?

Ramazan’da Neler Yapılır?

RAMAZAN VE ORUCUN FAZİLETİ

Ramazan ve Orucun Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.