Allah’ın Yardım Ettiğine Mağlubiyet Yoktur

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Allah’ın Yardım Ettiğine Mağlubiyet Yoktur” başlığıyla yayınlandı.

“Allah’ın Yardım Ettiğine Mağlubiyet Yoktur” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesine “Allah size yardım ederse artık sizi yenecek hiçbir kimse yoktur...” ayetiyle başlandı.

Hutbede, Cenâb-ı Hakk’ın yardımı, ecdadımızın cesaret ve fedakârlığıyla bir Ağustos günü kazanılan Malazgirt zaferiyle Anadolu’nun İslam’ın ve Müslümanların ebedi yurdu haline geldiği vurgulandı.

Cennetmekân ecdadımızın “Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım; ya da şehit olur cennete girerim” düşüncesiyle sefere çıktığı belirtildi. Bugün bize düşenin, bu ruhu diri tutmak, yaşatmak ve yüceltmek olduğuna değinildi.

İşte 27.08.2021 tarihli cuma hutbesi.

ALLAH’IN YARDIM ETTİĞİNE MAĞLUBİYET YOKTUR

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah size yardım ederse artık sizi yenecek hiçbir kimse yoktur; eğer sizi yardımsız bırakırsa O’ndan sonra size kim yardım edebilir? Müminler yalnız Allah’a güvensinler.” (Âl-i İmrân, 3/160.)

Okuduğum hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:  “Allah’tan başka ilâh yoktur, O’nun ortağı da yoktur. Mülk ve hamd O’na aittir. O her şeye kâdirdir. Güç ve kuvvete ancak Allah’ın yardımı ile erişilir.” (Müslim, Mesâcid, 139.)

Aziz Müminler!

Henüz Hz. Ömer’in hilafet yıllarıydı. Cenâb-ı Hakk’ın yardımı, İyâz b. Ganem komutasındaki sahabe-i kiram efendilerimizin cesaret ve fedakârlığıyla Diyarbakır fethedilmiş, Anadolu’muzun kapıları İslam’a açılmıştı. Yine böyle bir Ağustos günü Malazgirt zaferiyle Anadolu, İslam’ın ve Müslümanların ebedi yurdu oldu. O günden bugüne şehit kanlarıyla sulanmış bu mukaddes topraklar, hak ve hakikatin, güven ve cesaretin, huzur ve barışın sembolü, zalimin hasmı, mazlumun umudu oldu.

Kıymetli Müslümanlar!

Şanlı tarihimiz şahittir ki ecdadımızın gayesi, kuru bir kavga, basit bir cihangirlik davası değildir. Cennetmekân ecdadımız “ya muzaffer olur gayeme ulaşırım; ya da şehit olur cennete girerim” düşüncesiyle sefere çıkmıştır. Allah! Allah! nidalarıyla, biraz sonra öleceğini bile bile ve en ufak bir tereddüt göstermeden vatanını müdafaa etmiştir. İ’lâ-yi kelimetullah yani Allah’ın sözünü yüceltmek, adalet ve merhameti bütün cihana hâkim kılmak için zaferden zafere koşmuştur. İçinde bulunduğumuz Ağustos ayındaki nice zaferlere bizi ulaştıran, işte bu ruhtur. Malazgirt’te, Mohaç’ta, Sakarya’da, Büyük Taarruz’da, bütün terör örgütleriyle ve şer güçleriyle mücadelemizde hep aynı ruh vardır.

Değerli Müminler!

Bugün bize düşen, bu ruhu diri tutmak, yaşatmak ve yüceltmektir. Birliğimizden, beraberliğimizden ve kardeşliğimizden ödün vermemektir. Bizi biz yapan, bizi millet yapan değerlerin etrafında sımsıkı kenetlenmektir. Unutmayalım ki Allah Teâlâ’nın yardım ettiğine galip gelecek hiçbir güç yoktur. 

Bu vesileyle Hz. Âdem’den (a.s) günümüze kadar i’lâ-yi kelimetullah aşkıyla yanıp tutuşan, mukaddesat uğruna canını feda eden aziz şehitlerimize ve Hakk’a yürüyen kahraman gazilerimize yüce Rabb’imden rahmet diliyorum.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

ALLAH’IN YARDIMI NASIL GELİR?

Allah’ın Yardımı Nasıl Gelir?

“ALLAH’IN YARDIMI VE FETİH GELDİĞİNDE” AYETİNİ NASIL ANLAMALIYIZ?

“Allah’ın Yardımı ve Fetih Geldiğinde” Ayetini Nasıl Anlamalıyız?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.