Ahmed Bin Hanbel'in Hayatı Dizi Oldu

Mezhep ayrılıklarının olduğu bir dönemde yaşayan ve Hanbelilik mezhebinin öncüsü olan Ahmed bin Hanbel'in hayatı dizi oldu.

Yakın bir zamanda Arap dünyasıyla birlikte Türkiye'de de yayına girecek olan Kuveyt-Türk ortak yapımı "İmam Ahmed bin Hanbel" isimli dizi, İslam dünyasında Arap Baharı'yla birlikte başlayan kaos ortamında halklara eskiden sahip oldukları bir arada yaşama kültürünü yeniden kazandırmayı amaçlıyor.

Mezhep ayrılıklarının olduğu bir dönemde yaşayan ve Hanbelilik mezhebinin öncüsü olan Ahmed bin Hanbel'in hayatını ve yaşadığı dönemin olaylarını konu alıyor. Katar Televizyonu'nun finansmanını yaptığı dizi, El-Burak Film Şirketi ile D&B Media Grup tarafından Mardin ve İstanbul'da çekiliyor.

Dizinin prodüktörü Muhammed el-Uneyzi, yaptığı açıklamada, diziyle birlikte yaşama kültürünü bugünün şartlarına uyarlamaya çalıştıklarını belirterek, "Birlikte yaşarken bazı konularda ayrılığa düşmek tabi bir durumdur. Biz de bu projeyle, farklı düşüncelerimiz olsa da temel noktalarda birlik olabileceğimizi göstermek istiyoruz" dedi.

"İslam ümmeti için önemli olan şahsiyetler tanınmıyor"

Dizi için Ahmed bin Hanbel karakterinin seçilmesiyle ilgili bilgi veren Uneyzi, dizi için İmam Hanbel'in seçilme nedenleri arasında, "İslam dünyasında çok önemli bir yere sahip olması ve Abbasi devleti döneminde Kur'an'ın mahluk (yaratılmış) olduğunu savunanlara karşı çıktığı için 5 yıl işkenceye, 12 yıl da ev hapsine maruz kalmasının " yer aldığını söyledi. Uneyzi, dört mezhepten sonuncu olması sebebiyle de kendinden önceki üç mezhep imamının hayat hikayelerini ve o dönemde yaşanan savaşları da dizide anlatma imkanı bulduklarını aktardı.

Diziyle insanlara, İslam ümmetinin önde gelen isimlerini tanıtmayı amaçladıklarını kaydeden Uneyzi şunları ifade etti:

"Süpermen kimdir diye sorsak herkes bilir ancak İmam Hanbel'i çoğu kişi tanımıyor. Bu kişilerin toplum tarafından tanınması ve önderlik görevini yerine getirmeleri için medyaya ve sanatçılara büyük görev düşüyor. İmamın şahsiyetine ışık tutarak aynı zamanda mezhep imamları arasındaki görüş ayrılıklarının gelişme ve olgunlaşma unsuru olduğunu ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz."

Muhabir: Muhammed Shekh Yusuf, Gülşen Topçu

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.