Afrika'nın Balığını Beyaz Adam Yiyor

Tanzanya'da halk, Hint Okyanusu'na kıyısı olan ülkenin geniş su kaynaklarına karşın dünya ortalamasının yalnızca üçte biri kadar balık tüketebiliyor.

Tanzanya'da halk, Hint Okyanusu'na kıyısı olan ülkenin geniş su kaynaklarına karşın dünya ortalamasının yalnızca üçte biri kadar balık tüketebiliyor.

Doğu Afrika ülkesi Tanzanya, Hint Okyanusu kıyısında bin 424 kilometre uzunluğunda sahil şeridine, Viktorya ve Tanganika Gölü gibi büyük göllere sahip ancak balık zenginliğinden mahrum.

Dünya genelinde yıllık kişi başı balık tüketimi ortalama 20 kilogram iken, Tanzanya halkı yılda kişi başına ancak 7 kilogram balık tüketebiliyor.

Balık, göllerde ve okyanusta balıkçılık yapan halk için en önemli besin kaynakları arasında yer alıyor.

Balıkçılığın küçük tekneler ve ilkel yöntemlerle yapıldığı ülkede yaklaşık 2 milyon kişi geçimini bu sektörden sağlıyor.

Ülkenin hem kara sularında hem de göllerinde avlanılmasına karşın balık üretiminin ve tüketiminin az olmasını yabancı şirketlerin bu sularda balık avlamasına bağlayan Tanzanyalı balıkçılar, avlanabildikleri sularda balık kalmamasından dert yanıyor.

Tanzanyalı balıkçılar büyük gemilerin iyi balıkların önemli kısmını avladığından kendilerine yeteri kadar tutacak balık kalmadığını belirtiyor.

İHRACATIN YARISI AVRUPA ÜLKELERİNE GİDİYOR

Tanzanya'nın balık ihracatının yüzde 49'u Avrupa Birliği (AB) ülkelerine olurken, yüzde 18'i Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne, yüzde 4'ü İsrail'e, yüzde 6'sı Birleşik Arap Emirlikleri'ne ve yüzde 3'ü Japonya'ya yapılıyor.

Ülkenin ihraç ettiği balık türlerini Nil levreği, kurutulmuş daga, yengeç, karides, ahtapot, deniz kabukluları, ıstakoz, mürekkep balığı, deniz yosunu ve süs balığı oluşturuyor.

30'DAN FAZLA ÜLKE AVLANIYOR 

Ülke kara sularının dışında yani Münhasır Ekonomik Bölge'de yapılan balıkçılık ise tamamen yabancıların elinde.

Başta Fransa, Japonya ve İspanya olmak üzere yaklaşık 30 ülkeye ait 6 bin 400'den fazla gemi bu sularda avlanıyor.

Avlanılan balıkların başında köpek balığı, orkinos ve kılıç balığı geliyor.

Sarıkanat ve ton balığının bol miktarda bulunduğu Hint Okyanusu sularında az sayıda Tanzanyalı gemi de avcılık yapabiliyor.

GELENEKSEL BALIKÇILIĞIN MERKEZİ 

Tanzanya Balıkçılık Araştırma Enstitüsünden araştırmacı Dr. Baraka Kuguru, ülkedeki balık tüketiminin az olmasının üretimle doğru orantılı olduğunu söyledi.

Kuguru, "Düşük tüketim doğrudan üretimle alakalı. Münhasır Ekonomik Bölge'deki balıkçılığa ve balık yetiştiriciliğine yönelik yatırımlar desteklenmedikçe bu rakamın artması mümkün değil." diye konuştu.

Tanzanya'da her yıl ortalama 325 bin ton ila 380 bin ton balık tüketime sunuluyor.

Ülkede geleneksel yöntemlerle yapılan balıkçılığın en önemli merkezlerinden biri Darüsselam şehri. Şehirdeki balıkçıların avlarını getirdikleri ve sattıkları merkez ise Kivukoni bölgesindeki Darüsselam Balık Pazarı.

Her sabah şafak sökmeden balıkçı teknelerinin döndüğü bu pazar hem mezattan balık almak isteyen balıkçılar hem de alışveriş için gelen halkın uğrak yeri.

Darüsselam Balık Pazarı'nın bir kısmında balıklar satılırken, diğer tarafında ise deniz ürünleri temizleniyor.

Balık tezgahı başındaki 41 yaşındaki Muhammed Muhiddin, burada balıklarını sergileyen yüzlerce balıkçıdan biri.

20 yıldır bu işle uğraştığını anlatan Muhiddin, "Her sabah toptan taze balık alıp şu küçük tezgahta satmaya çalışıyorum. Karın tokluğuna çalışıyoruz." dedi.

Taze balık almak isteyen Darüsselamlıların ve işletmecilerin uğrak yeri olan bu pazarda balık satan Ahmed Mikdad da balıkta rızkını arayanlardan.

Pazarın her sabah saat 06.00'da açıldığını söyleyen Mikdad, "Okyanustan tutulan balıklar mezata getiriliyor ve balıklarımı mezattan alıyorum." diye konuştu.

Mikdad, küçük tezgahında sergilediği balıklarıyla 6 çocuğuna bakmaya çalışıyor.

Tezgaha itinayla yerleştirdiği balıklara büyük özen gösteren Mikdad, müşterilerinin aileleriyle yiyeceği taze balıkları hazırlamaktan mutluluk duyduğunu ifade ediyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.