8 Ay Sonra Yurt Dışından Gelen İlk Kafile Kabe'de Tavaf Yaptı

Endonezya ve Pakistan'dan gelen ilk umre kafilesi üç günlük karantinanın ardından ihrama girerek Kabe'de tavaflarını gerçekleştirdi.

uudi Arabistan'ın, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle yaklaşık 8 ay önce askıya aldığı umre ziyaretlerine izin verilmesinin ardından yurt dışından gelen ilk umre kafilesi 3 günlük karantinadan sonra Kabe'de tavaf yaptı.

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı'nın Twitter hesabından yapılan yazılı açıklamada, ülke dışından gelen umrecilerin ihrama girerek Kabe'de tavaf yapmak için karantina merkezlerinden ayrıldığı ve tavaflarını gerçekleştirdiği belirtildi.

Suudi Arabistan, Kovid-19 nedeniyle yaklaşık 8 ay önce askıya alınan umre ziyaretlerine izin verilmesinin ardından Endonezya ve Pakistan'dan gelen ilk umre kafilesinin 1 Kasım'da ülkeye ulaştığını duyurmuştu.

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı da Kovid-19 önlemleri kapsamında yurt dışından gelen umrecilerin 3 gün karantinada tutulacaklarını ve ardından umre ibadetlerini yapacaklarını belirtmişti.

Suudi Arabistan makamları mart ayı başlarında Kovid-19 nedeniyle umre ziyaretlerini askıya almış, 4 Ekim'de de ülkede yaşayanlar için umre ziyaretlerini yeniden başlatmıştı.

İçişleri Bakanlığı kaynakları, 23 Eylül'de yaptıkları açıklamada, ülke içinden umre yapmak isteyenler için 4 Ekim'den itibaren Mekke'de, Kabe'nin de içinde bulunduğu Mescid-i Haram'ın yüzde 30'luk kapasiteyle (günlük 6 bin kişi için) açılacağını, 18 Ekim'den itibaren ise Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi'deki Ravza-i Şerif'in yüzde 75 kapasiteyle ülke içinden ziyaretçileri kabul edeceğini aktarmıştı.

Kasım ayının başından itibaren ise yurt içi ile yurt dışından umre ve ibadet için gelenlerin kabul edilmeye başlanacağını belirten kaynaklar, bu aşamada Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'nin Kovid-19 önlemleri alınarak tam kapasiteyle ibadete açılacağını ifade etmişti.

Kovid-19 salgını nedeniyle bu yıl hac ibadeti sadece Suudi Arabistan'da yaşayanlarla sınırlı tutulmuş, yurt dışından hacı adayı kabul edilmemişti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

UMRE NEDİR NASIL YAPILIR?

Umre Nedir Nasıl Yapılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.