13 Bine Yakın Sivil Daha Türkiye Sınırı Yakınlarına Göç Etti

Esed rejimi ve destekçilerinin İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ne saldırıları nedeniyle 13 bine yakın sivil daha Türkiye sınırı yakınlarına göç etti.

Suriye'de Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin, Halep'in İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi sınırları içerisinde kalan batı ve güney kırsalına yoğun saldırıları yüzünden son 2 günde yaklaşık 13 bin sivil daha yerinden edildi.

Bölgede göç verilerine ilişkin çalışma yürüten Suriye Müdahale Koordinatörlüğünden alınan bilgiye göre, Rusya'nın da hava desteği verdiği saldırılar sonucu Han Asal, Kefer Naha ve Ayn Cara yerleşimlerinden göç başladı.

Saldırılar sonucunda, son 2 günde 2 bin 386 aileden oluşan 12 bin 884 sivil, evsiz kaldı.

Yerinden edilen sivillerin büyük kısmı, Türkiye sınırı hattı yakınındaki bölgelere sığınırken, bir kısmı da Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekatı bölgelerine gidiyor.

"NEREYE GİDECEĞİMİZİ BİLMİYORUZ"

Han Asal'daki evini terk etmek zorunda kalan sivillerden Ahmet Ali, yaptığı açıklamada, "Halep'in batı kırsalındaki Han Asel köyünde yaşıyordum. Saldırılardan kaçıyoruz. Ancak nereye gideceğimizi bilmiyorum. Muhtemelen İdlib'in Dana bölgesine gideceğiz." dedi.

Han Asal'dan ailesiyle kaçanlardan İbrahim Mansur da, "AiAAlemle daha önce Halep'ten Han Asal'a göç etmiştim. Şimdi ise buralar vuruluyor. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Eşim ve 5 çocuğumla gidecek yerimiz yok." diye konuştu.

Mansur, "Rejim silahlı grupları hedef aldığını söylüyor. Ancak biz siviliz. Kimse silahlı değil." değerlendirmesini yaptı.

Abdurrezzak Rahhal isimli sivil de, durumlarının çok kötü olduğunu vurgulayarak, "Çocuklarım ve torunlarımla birlikte 19 kişilik bir aileyiz. Yoğun saldırılar yüzünden köyden kaçarak Han Asal'a, nispeten istikrarlı olduğu için gelmiştik. Ancak şimdi de burayı hedef alıyorlar. Burayı da terk ediyoruz. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz." diye konuştu.

Kaynak: AA

 

İslam ve İhsan

HÜDAYİ VAKFI’NDAN İDLİB İÇİN YARDIM SEFERBERLİĞİ

Hüdayi Vakfı’ndan İdlib İçin Yardım Seferberliği

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.