Zınni Ne Demek? Zınni Ne Anlama Gelir?

Zınni ne demek? Zınni kelimesinin anlamı nedir? Zınni kelimesine örnek cümleler...

Zannî: Zanna bağlı, zanla ilgili anlamına gelir.

ZINNİ KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Bir kimse, kendi deresini nasıl temizleyebilir? İnsanın bilgisi,ancak Allâh’ın ilminden feyz alınca yararlı olur…

Kendi noksanını gören kişi, olgunlaşmaya doğru, on at çatlatarak koşar. Kendini olgun sanan zavallı ise, celâl sahibi Allâh’a doğru, (cehâlet ve kibrin getirdiği) bu zannı yüzünden yükselemez.

Ey kendini olgun gören kişi! Senin rûhunda kendini olgun sanmaktan daha kötü bir illet olamaz!..”

*****

Emre itaati unutturan aşırı heyecanların veya emre itaatten alıkoyacak derecedeki aşırı edeplerin de bir nevî isyan mesâbesinde olduğu unutulmamalıdır. İnsan kendi zannıyla hareket ettiğinde, bâzen doğru yaptığını düşünerek bu tip hatâlara sürüklenebilir. Bu yüzden hiçbir zaman Allah ve Rasûlü’nün önüne geçmemek, yani Kitap ve Sünnet’in apaçık hükümleri dururken “bana göre” dememek gerekir.

*****

O hâlde mü’min, hiçbir zaman kendi kendine hâlini güzel görmemeli, kendi zannınca gidişâtını makbul saymamalıdır. Dâimâ bir istikâmet aynasında vaziyetini gözden geçirip hatalarını düzeltmeye çalışmalıdır. Hâlini seyredip kendisine çeki-düzen vereceği istikâmet aynası ise, Kur’ân’ın fiilî bir tefsiri olan Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve O’nun nurlu izinden zerre kadar ayrılmama hassasiyetiyle yaşayan, peygamber vârisi mürşid-i kâmillerdir.

*****

Biz, iki kardeştik. Babam, kardeşime kıyasla benden daha fazla ümitvardı. İşlerini bana bırakmayı plânlıyordu. Bu yüzden, iyi bir-iki ecnebî dili öğrenerek işin başına geçmemi düşündüğünden, beni çok küçük yaşta Almanya’ya göndermişti. Üstelik, bana Almanya’da belki on Alman talebesinin harcayamayacağı kadar harçlık gönderiyordu. Zannımca benim felâketimin birinci sebebi bu oldu. Zîrâ o kadar para, o küçük yaşta beni azdırmaya yetmişti. O derecede ki, daha bulûğa ermeden âşifte sokak kızlarının hücûmuna uğradım ve onlar beni içki, fuhuş ve kumar batağına çektiler.

*****

Zâhire göre hükmetmeye me’zûn kılınmanın bir diğer sebebi de, amelleri bozuk birtakım kimselerin; «Sen benim kalbime bak!» gibi bir mâzerete
sarılmalarını önlemektir. Zamânımızda sıkça başvurulan bu taktiği, İslâm, koyduğu şu hüküm ve onun Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellemtarafından vâkî olan tatbîkâtı ile bertarâf etmektedir. Zâhire göre hükmetmek, münâfıkların, bir müddet izhâr ettikleri düzgün amellerle kendilerini gizleyip nifaklarını daha müessir bir sûrette icrâ etmelerine imkân veren bir zaaf gibi görünse de, adâleti zannî delillerle icrâ etmek gibi pek büyük mahzurlar doğuran bir duruma mânî olmaktadır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.