Zekat Kazancı Artırır Faizi Yok Eder

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftanın Cuma hutbesi yayımlandı. Bu haftaki Cuma hutbesinin konusu "Zekat kazancı artırır faizi yok eder" olarak belirlendi.

Dİyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Cuma hutbesi yayınlandı. Hutbenin bu haftaki konusu "Zekat kazancı artırır faizi yok eder" olarak belirlendi. Hutbede,"İnsan olarak yaratılışımızın şükrü imandır. Bedenimizin şükrü namazdır. Rızkımızın ve sağlığımızın şükrü oruçtur. Malımızın, varlığımızın şükrü zekâttır, sadakadır, fitredir. Bütün bunların genel adı ise infaktır" ifadelerine yer verildi.

16 Haziran 2017 tarihli Cuma hutbesi:

Aziz Kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir gün “Helâk edici yedi günahtan kaçınınız!” buyurdu. Sahâbîler, “Yâ Resûlallah! Bu yedi günah nedir?” diye sordular. Resûlullah şu cevabı verdi: “Helak edici bu yedi günah, Allah’a şirk koşmaktır. Büyü yapmaktır. Allah’ın zarar vermeyi yasakladığı bir cana kıymaktır. Faiz yemektir. Yetimin malına el uzatmaktır. Düşmanla karşılaşınca savaştan kaçmaktır. İffetli mümin kadınlara zina iftirasında bulunmaktır.”[1]

Aziz Müminler! Yüce Rabbimizin bizlere lütfettiği her bir nimetin şükrü vardır. İnsan olarak yaratılışımızın şükrü imandır. Bedenimizin şükrü namazdır. Rızkımızın ve sağlığımızın şükrü oruçtur. Malımızın, varlığımızın şükrü zekâttır, sadakadır, fitredir. Bütün bunların genel adı ise infaktır. Zekât, zenginlerin sahip olduğu malda Allah tarafından yoksullara verilen bir haktır. Varlıklı Müslümanın muhtaç ve yoksul kardeşine uzattığı yardım elidir. Sadaka, hem Rabbimize hem de kardeşlerimize karşı samimiyet ve sadakatin tezahürüdür. Hâsılı Allah yolunda infak, nimetlerin, zenginliğin Allah’ın bir emaneti olduğunun bilincinde olmaktır. Geçici dünya malını, ebedi kılabilmenin adıdır. Aynı zamanda müminler arasındaki kardeşlik hukukunu derinden kavramak, en güzel şekilde yaşamak ve yaşatmaktır.

Değerli Cemaatimiz! Yüce dinimiz İslâm, zekât ve sadakayı emrederken faizi yasaklamıştır. Faiz, haksız yoldan, emek sarf etmeden, alın teri dökmeden kazanmaktır. Rabbimiz, faizin esiri olmuş kişilerin ibretlik akıbetini Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber vermektedir: “Faiz yiyenler, (kabirlerinden) şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.” “Bu durum, onların, ‘Alışveriş de faiz gibidir’ demelerinden dolayıdır.” “Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır.”[2]

Kardeşlerim! Allah yolunda infak, kişiye cennetin anahtarını kazandırır. Faiz ise kişiyi Allah’ın gazabına, büyük bir hüsrana götürür. Zira infak, Allah rızası uğrunda varlığı paylaşmaktır. O’nun yolunda fedakârlıkta bulunmaktır. Faiz ise, alın terinin kutsal olduğu inancını yitirmektir. Kıymetli Müminler! Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Allah, faizden elde edilen malı mahveder. Sadakaları ise artırır, bereketlendirir. Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez.”[3]

Rabbimizin bu âyeti bizlere göstermektedir ki; infak, malı azaltıyor gibi görünse de aslında kat kat artırır, bereketlendirir. Faiz, malı artırıyor gibi görünse de aslında azaltır ve bitirir.[4] Günümüzde yaşanan nice iflaslar, buhrana sürüklenen nice aileler, zayi edilen nice emekler haksız kazanç olan faizin bir sonucu değil midir?

Muhterem Müslümanlar! O halde geliniz! Sevdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayarak iyilerden olmanın yollarını arayalım. Zekât, sadaka ve fitremizle Allah’a olan sadakatimizi pekiştirelim. Ramazanımızı, ömrümüzü maddi ve manevi paylaşımlarımızla bereketlendirelim. Başta faiz olmak üzere her türlü haksız ve haram kazançtan sakınalım. Kardeşlerim! Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayının sonuna doğru yaklaştığımız şu günlerde ayrılığın hüznü yüreklerimizi kapladı. Mübarek Ramazan ayı, ayrılmadan önce bizlere bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini hediye ediyor. Önümüzdeki Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece her yıl kadrimizi yüceltmek üzere gelen Kadir gecesini idrak edeceğiz.

Geliniz! Hayat kitabımız olan Kur’an’ın inmeye başladığı bu geceyi, kendimizi muhasebe edebileceğimiz, günahlarımızdan af ve mağfiret dileyeceğimiz bir fırsat olarak değerlendirelim. Bu vesileyle, Kadir Gecenizi şimdiden tebrik ediyorum. Bu mübarek gecenin hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

[1] Buhârî, Vesâyâ, 23. [2] Bakara, 2/275. [3] Bakara, 2/276. [4] İbn Mâce, Ticâret, 58

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.