Yolculuk Adabı Kuralları Nelerdir? Maddeler Halinde

Müslümanın yolculuk adabı nasıl olmalıdır? Maddeler halinde yakın ve uzak mesafe yolculukta dikkat etmemiz gerekenler...

İnsanın ruhlar âleminde yaratılışı ile başlayan yolculuğu ahirete kadar devam eder. Dünya yolculuğu da bu kulluk yolculuğunun bir kesitidir. Dünya hayatında belli sebeplerle yapılan bu seferlerin şer’i sınırlar içinde yapılması önemlidir.

Yolculuğu çeşitlerine göre;

  1. Ticaret yolculuğu
  2. Kültür-tefekkür yolculuğu
  3. İlim yolculuğu
  4. İbadet yolcuğu (Hac-Umre vb.)
  5. Ziyaret/sıla-i rahim yolculuğu olarak sıralayabiliriz.

Yolculukların esas hedefini, Rabbimiz’in rızası ve O’nun tâlim buyurduğu maksatlar teşkil etmelidir. Yüce Rabbimiz, Zâtı’nın azamet ve kibriyâ nişânelerini müşâhede etmek ve geçmiş nesillerin iyi veya kötü hâllerinden ibret alabilmek için seyr ü sefer yapmayı tavsiye ederek:

(Yine) onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonununnasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah, onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı. (Rum sûresi, 9)

(Rasûlüm) de ki: Yeryüzünde dolaşın da (dîni) yalanlayanların âkıbetlerinin nasıl olduğuna bir bakın!” (En'âm sûresi, 11)

(Rasûlüm) de ki: Yeryüzünde dolaşın da Allâh’ın (kâinâtı) ilk olarak nasıl yarattığına ve sonra ikinci dirilişi nasıl tekrar ettiğine ibret nazarıyla bir bakın. Şüphesiz Allâh, her şeye kâdirdir” (Ankebût sûresi, 20)

YOLCULUK ÂDÂBI

Yolculuğu mesafe olarak yakın ve uzak yolculuk şeklinde ayırabiliriz. Yakın yolculuk; şehir içinde yapılan çarşı-pazar, sıla-i rahim vb. yolculuklardır.

Yakın Mesafe Yolculuk Âdâbı

  1. Dışarı çıkılacağını evdekilere haber vermek
  2. Abdestli olarak çıkmak
  3. Lazım olacak eşyaları temin etmek
  4. Namaz planlaması yaparak yola çıkmak
  5. Mümkünse erken çıkmak

Yolculuğa erken saatlerde çıkmak, sabahın serinlik ve dinçliğinden istifâde etmek lâzımdır. Nitekim Nebiyy-i Ekrem Efendimiz; “Allâhım! Ümmetimin (sabah) erkenden başladıkları işlerini bereketli kıl!” diye dua eder, gönderdiği seriyye ve orduları sabahleyin erkenden gönderirdi. (Ebû Dâvûd, Cihad,78)

Nitekim meşhur bir atasözümüzde; “Erken kalkan yol alır.” denilmektedir.

  1. Alış-veriş için çıkıldığında liste ile dışarı çıkmak, vakti ziyan etmemek
  2. Evden çıkarken dua etmek

En az 3 kere;

بِسْمِ اللّٰهِ حَسْبِىَ اللّٰهُ تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ

 “Allah’ın adıyla! Allah’a tevekkül ettim. Allah’a dayanmaktan başka kudret ve kuvvet yoktur.” duâsını okunmalıdır. (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103)

Bu duâyı okuyan kimseye: “Bu sana kâfidir, himayeye alındın” denilir ve şeytan ondan uzaklaşır gider. (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103)

Ümmü Seleme -radıyallâhu anhâ-’nın bildirdiğine göre, Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- evinden her çıktığında muhakkak yüzünü semâya çevirir ve şöyle duâ ederdi:

اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُبِكَ أَنْ اَضِلَّ اَوْ اُضَلَّ اَوْ أَزِلَّ أَوْ أُزَلَّ أَوْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلَمَ اَوْ اَجْهَلَ أَوْ يُجْهَلَ عَلَىَّ أَوْ اَبْغِيَ اَوْ يُـبْغَى عَلَىَّ

 “Bismillâh! Allâh’a tevekkül ettim. Allâh’ım! Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhâtap olmaktan Sana sığınırım.” (Tirmizî, Deavât, 35)

  1. Araca binerken Rasûlullah Efendimiz‘in yaptığı duaları yapmak

Bir binite bindiğinde;

سُبْحَانَ الَّذِى سَخَّر لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ

 Mânası: “Hiç de lâyık olmadığımız halde bize bunu müsahhar kılan Allah’ı tesbîh ederim.” (Zuhruf sûresi, 13) diyen kimse, bu bineğinden inmeden ölürse şehîd olarak ölmüş olur.”

Ayrıca binite binerken:

بِسْمِ اللّٰهِ مَجْرٰيهَا وَمُرْسٰيهَا إِنَّ رَبِّى لَغَفُورٌ رَحِيمٌ

 Mânası: “O’nun yürümesi ve durması Allah’ın adıyladır. Rabbim bağışlar ve merhamet eder.” denilmelidir. (Hûd sûresi, 41)

  1. Tesettürün ölçülerine ve ihtilat ortamına dikkat etmek
  2. Asil bir bakışa sahip olmak, meraklı ve luzümsuz bakışlardan sakınmak
  3. Yapılacak işleri vakitlice yapıp dönmek, malayani işlerle meşgul olmamak

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- “Yolculuğa çıkan biri işini bitirince, evine dönmekte acele etsin!” buyurmuştur. (Buhâri, Umre, 19)

  1. Eve girerken dua etmek

Peygamber Efendimiz buyurur; “Sizden biriniz bir menzile (eve, konak yerine) indiği zaman:

اَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ

 “Yarattıklarının şerrinden Allah’ın tam kelimelerine sığınırım” derse, oradan ayrılıncaya kadar hiç bir şey ona zarar veremez.” (Müslim, Zikir, 54)

  1. Selâm vermek

Cenâb-ı Hak âyet-i kerîme’de buyurur;

“Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâm verin.” (Nur sûresi, 61)

Enes -radıyallâhu anh- şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bana: “Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde onlara selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun” buyurdu. (Tirmizî, İsti’zân 1)

B. Uzak Mesafe Yolculuk Âdâbı

  1. Gidilecek mekâna göre hazırlık yapmak

Lazım olacak eşyalar, el çantasına ve valize düzgün bir şekilde yerleştirilmelidir.

  1. Hediye götürmek

Mümkünse ziyarette bulunacağımız kişilere uygun hediye ile gidilmelidir. Hediye, Allâh’ın muhabbetini kazanmaya vesîledir. Allah Teâlâ bir kudsî hadîste şöyle buyurur:

“Benim muhabbetim, benim için biri diğerini ziyaret edenlere hak oldu. Benim için birbirini sevenlere hak oldu. Benim için birbirlerine hediye verenlere hak oldu. Benim için yardımlaşanlara hak oldu.” (İhyâu Ulûmuddîn)

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Hediyeleşiniz ki, birbirinize olan muhabbetiniz ziyâdeleşsin!” (Buhâri, el-Edebü’l-Müfret, 594)

  1. Mümkünse gusül abdesti almak
  2. İki rekât sefer-yolculuk namazı kılmak ve dua etmek

Sefere çıkarken okunacak duâları Nebiyy-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Bir sefere çıktığın zaman arkadaşların içinde hâli en güzel ve azığı en bol bir kimse olmak ister misin ey Cübeyr? Öyle ise şu beş sûreyi oku: Kâfirûn, Nasr, İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini. Her sûreye besmele ile başla ve besmele ile bitir.” (Heysemî, X, 134)

“Sefere (yola) çıkmayı düşünerek evinden ayrılan bir kimse yola çıkarken:

بِسْمِ اللّٰهِ اٰمَنْتُ بِاللّٰهِ وَاعْتَصَمْتُ بِاللّٰهِ وَتَوَ كَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ
وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ

 “Allah’ın ismiyle. Allah’a îmân ettim, Allah’a sarıldım, Allah’a tevekkül ettim, güç ve kuvvet ancak Allah’ın yardımıyladır.” derse en hayırlı bir yere çıkmakla nasiblendirilir ve kötü bir yere çıkmanın şerri ondan geri çevrilir.” (Ali el-Müttâkî, no: 17534)

Seferde (yolda) ise şu duâ okunmalıdır:

“Rahman, Rahîm Allah’ın adıyla…

Ey Rabbim! Senden yardım istiyorum, sana tevekkül ediyorum, benim işimin zorluğunu azalt! Seferimin meşakkatini kolaylaştır ve beni hayırla rızıklandır. Benden her türlü şerri defet. Rabbim! Sadrıma inşirah ver. İşimi kolaylaştır, dilimdeki düğümü çöz. Allah’ım, kendimi, dinimi, ehlimi, malımı, akrabamı, bana ve onlara ihsan ettiğin âhiret ve dünyâya müteallik bütün nimetlere seni bırakıyorum ve onları sana emânet ediyorum. Bizim hepimizi her türlü kötülükten ve üzücü şeylerden muhafaza et! Ey kerem sahibi Rabbim! Beni ve benim berâberimdekileri muhafaza et! Beni ve berâberimdekileri selâmette kıl, beni ve berâberimdekileri menzilimize ulaştır ey Rabbim! Ey Rabbim! Sana tevbe ettim, Sana sarıldım, takvayı bana azık olarak ver, günâhımı mağfiret et, her nereye yönelirsem beni hayra yönelt!” (krş. Nevevî, el-Ezkâr, 195 vd.)

  1. Namaz planlaması yaparak yola çıkmak
  2. Geride kalanlarla helalleşmek
  3. Gişelerde insanları bekletmemek

Mahmut Sami Ramazanoğlu hazretlerinin ahlâk-ı hamidelerinden biri şöyledir:

“Kul hakkına çok riâyet eder, tren bileti alacağı zaman, insanlar sırada beklemesin diye önceden bozuk para hazırlar, gişede para bozdurmak için zaman kaybetmezdi.”

  1. Binite binerken okunacak duayı yapmak
  2. Araçta oturma âdâbına ve tesettüre dikkat etmek
  3. İnsanları rahatsız edecek davranışlarda bulunmamak

Özellikle toplu taşıma araçlarında (kokulu yiyecekler yememek, yüksek sesle konuşmamak vb.) davranışlara dikkat edilmelidir.

  1. Yolda dua, zikir ve tefekkürle meşgul olmak
  2. Namazlarda seferi hükmüne tâbi olmak

Ashab-ı Kiram'dan Ya'la b. Ümeyye -radıyallâhu anh- Hz. Ömer'e şöyle demiştir:

“Biz neden namazları kısaltarak kılıyoruz? Hâlbuki güven içindeyiz.”

Hz. Ömer de buna cevap olmak üzere şöyle buyurdu:

“Ben de aynı durumu Peygamber Efendimiz’e sormuştum; şöyle buyurmuştu:

“'Bu, Allah'ın size verdiği bir bağıştır, Allah'ın sadakasını kabul edin.” (Müslim, Misâfir, 4)

Ebû Hureyre -radıyallâhu anh- şöyle anlatır;

“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Ebû Bekir ve Ömer ile Medine’den Mekke’ye yolculuk ediyordu. Onların hepsi Medine’den çıktıkları andan tekrar Medine’ye dönünceye kadar yolda ve Mekke’de ikamet ederlerken namazları ikişer rekât kılıyorlardı.” (Tabarani, Mucemu’l-Evsad, 4559)

  1. Sâlih-sâliha bir yol arkadaşı olmak

Selâm vermek, etrafı rahatsız etmeyecek şekilde konuşmak, hal-hatır sormak İslâm ahlâkıdır.

Bir kimse Hz. Ömer’in yanında başka birisini medhediyordu. Hz. Ömer -radıyallâhu anh-

“–Onunla hiç yolculuk yaptın mı?” diye sordu.

Adam

“–Hayır” dedi.

“–Alış veriş gibi içtimâî bir muâmelen oldu mu?”

“–Hayır.”

“–Peki sabah-akşam ona komşu oldun mu?”

“–Hayır.”

Bu cevaplar üzerine Hz. Ömer -radıyallâhu anh-

“–Kendisinden başka ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki sen onu tanımıyorsun” dedi. (Gazâlî, İhyâ, III, 312)

  1. Gidilecek yere uygun zamanda gitmeye gayret etmek

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, uzun bir süre âilesinden ayrı kalan kimsenin, evine gece vakti ansızın gelmesini de yasaklamıştır. (Buhâri, Nikâh, 130)

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh-'ın bildirdiğine göre Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bizzat kendisi de, yolculuktan evine gece değil kuşluk vakti veya akşamüstü dönerdi. (Müslim, İmâre, 180)

  1. Şükür namazı kılmak

Ka’b b. Malik anlatır: Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-kuşluk vaktinden başka bir vakitte yolculuktan dönmezdi. Yolculuktan dönünce de ilk olarak mescide uğrar, iki rekât namaz kıldıktan sonra da orada otururdu.”

  1. Hediyeleri takdim edip büyüklere hürmet, küçüklere sevgi ve şefkâtle muamelede bulunmak.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.