Yerli Kovid-19 Aşısının Adı 'Turkovac' Oldu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü fazının ilk uygulaması gerçekleştirilen yerli Kovid-19 aşısıyla Türkiye'de artık yeni bir dönemin kapılarının aralandığını belirterek, aşının adının "TURKOVAC" olduğunu açıkladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerli Kovid-19 aşısının üçüncü fazının ilk doz uygulamasına, video konferans ile katıldı.

Burada konuşan Erdoğan, Türkiye'de geliştirilen yerli aşılardan, üçüncü faza geçen bu ilk çalışmanın hayırlı olmasını diledi.

Erciyes Üniversitesi ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı tarafından geliştirilen aşının, hali hazırda Türkiye'de en ileri düzeye ulaşmış çalışma olduğunu anlatan Erdoğan, ilk yerli aşının bu seviyeye gelmesinde emeği geçen bilim insanlarına teşekkür etti.

Diğer aşı çalışmalarını yürüten bilim insanlarının çalışmalarının da en kısa sürede neticelenmesini dileyen Erdoğan, "Üçüncü fazının ilk uygulaması gerçekleştirilen bu aşımızla birlikte Türkiye artık bu hususta yeni bir dönemin kapılarını aralamaktadır." dedi.

Salgınla mücadelede dünyada bilinen en etkili ve yaygın aracın aşılar olduğunu hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin Çin ve Almanya başta olmak üzere somut neticeye ulaşan tüm aşıların tedariki ve uygulamasında oldukça ileri bir düzeyde olduğunun altını çizdi.

"İnşallah birkaç hafta içinde ülkemizdeki 18 yaş üzeri nüfusun tamamını aşılama kapsamına almış olacağız." ifadelerini kullanan Erdoğan, salgınla mücadelede ve aşılamada mesafe kat ettikçe kısıtlamaları da birer birer kaldırıp azalttıklarını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, haziran ayı başıyla pek çok alanda millete rahat nefes aldıracak açılımları başlattıklarını, dün de Kabine Toplantısının ardından, temmuz ayı ile birlikte sokağa çıkma kısıtlamaları başta olmak üzere pek çok konuya ilişkin müjdeleri paylaştıklarını söyledi.

"Son dönemece girmiş bulunuyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dışarıdan temin edilen aşıları önemli bulduğunu, ancak asıl olanın Türkiye'nin kendi aşısını üretmesi olduğunu dile getirdi.

Salgının ne kadar süreceğinin, ne kadar mutasyon geçireceğinin belirsiz olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkemizi salgın cenderesinden bir an önce kurtarmak, milletimizin sağlığını ve refahını güvence altına almak için kendi aşımıza sahip olmamız kritik öneme sahiptir. Üçüncü faza geçilen bu çalışmayla artık kendi aşımıza sahip olma konusunda son dönemece girmiş bulunuyoruz. Bu aşamanın da öngörülen sürede tamamlanarak, aşımızın seri üretimine ve yaygın kullanımına geçilmesini temenni ediyorum. Vatandaşlarımızı bir an önce aşılarını olarak, kendilerini ve sevdiklerini bu musibetten koruma hususunda sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyorum. Bir kez daha bu çalışmanın hayırlı olmasını diliyor, bilim insanlarımıza ve üçüncü faz uygulamalarına katılacak vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli Kovid-19 aşısının adının "TURKOVAC" olduğunu açıkladı.

"Yaygın kullanımına geçilmiş olacak"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da bugün önemli bir ana tanıklık ettiklerine dikkati çekti.

Yerli aşı çalışmalarına, virüsün izole edilmesiyle başlandığını hatırlatan Koca, "Devamında, Erciyes Üniversitesinden Aykut Özdarendeli hocamızın laboratuvarında aşı çalışması başlamış oldu. Bu aşı çalışmasıyla, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) ile birlikte aşıyı geliştiren ve destekleyen bir noktada, bu süreç bugüne geldi." diye konuştu.

Koca, Faz-1 ve Faz-2 çalışmalarında yerli aşının güvenilirliği ve etkili immün yanıtının görüldüğüne işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün ise artık Faz-3 safhasına gelen, formülasyon olarak bundan sonra değişmeyecek olan, son safhasına gelen bir aşımız artık var. Bu, milletimizin gururu, bu gurur milletimize ait. Bundan sonraki safhada, Faz-3 döneminde gönüllülere yapılıp etkinliğini görmüş olacağız. Bugün ilk gönüllümüze huzurlarınızda aşıyı yapmış olacağız. Faz-3 safhasına gelen aşının özellikle etkinliğini görmek istiyoruz ve devamında yaygın kullanıma geçilmiş olacak."

"Türkiye iyi bir altyapıya sahip"

Aşının Türkiye Koordinatörü Prof. Dr. Serhat Ünal da böyle bir aşının gelişmesine katkı sunmaktan gurur duyduklarını ifade ederek, bu aşıyı iyi bir yayınla dünya tıbbına kazandıracaklarını dile getirdi.

Aşıyı geliştirenlerden Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, aşının gelişiminde, 2013'te Türkiye'nin yaptığı yatırımın meyvelerini topladıklarını belirterek, Türkiye'nin sadece bu dönemde değil, gelecekte ortaya çıkabilecek hastalıklar açısından da çok iyi bir deneyim ve altyapıya sahip olduğunu vurguladı.

TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Erhan Akdoğan da yerli aşıya gerekli destekleri tam bir eş güdüm içerisinde verdiklerinin altını çizdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.