Türkiye, Bangladeş'te Mülteci Kampındaki Sahra Hastanesini Yeniden İnşa Ediyor

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Bangladeş'te Arakanlı Müslüman mültecilerin kaldığı kampta çıkan yangında tahrip olan, Türkiye'nin hizmete sunduğu sahra hastanesinin yeniden inşasına başladı.

Sağlık Bakanlığı, AFAD ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığından (TOKİ) 26 personelden oluşan ekip, geçen hafta cumartesi Bangladeş'e ulaştı, hafta başında işe başlayan ekip sahra hastanesini yeniden inşa ediyor.

AFAD Dış İlişkiler ve Uluslararası İnsani Yardım Dairesi Başkanı Salih Altınay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kamp yangınının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla Sağlık Bakanlığı, Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) ve TOKİ heyetiyle hızlı bir şekilde Cox's Bazar bölgesine geldiklerini söyledi.

Yangında Türk sahra hastanesinin ve yaklaşık 1400 bambu evin kullanılamaz hale geldiğini kaydeden Altınay, yangın öncesinde Türk sahra hastanesinin 10 doktor ve 20 sağlık personeliyle hizmet verdiğini hatırlattı.

Bölgede mültecilere hizmet veren hastanenin yeniden inşa çalışmalarına başladıklarını belirten Altınay, "Şu an gördüğünüz gibi, 1400 metrekare kapalı olmak üzere 4 bin metrekare açık alanda hizmet verecek hastanemizi inşa ediyoruz. Barınma açısından etkilenen yerlerin inşasına en kısa sürede başlıyoruz." ifadelerini kullandı.

Arakanlı Müslüman mülteciler çok zor şartlar altında yaşıyor

Altınay, Kutupalong bölgesinde 800 bin Arakanlı Müslüman mültecinin bölgedeki 24 kampta çok zor şartlar altında yaşamlarını sürdürdüğünü dile getirdi.

Myanmar'da yürüttükleri insani yardım faaliyetlerini, 2017'den itibaren Bangladeş'e kaydırdıklarını aktaran Altınay, Türkiye'nin 4 bin 620 bambu ev ve tam teşekküllü bir sahra hastanesini hizmete sunduğunu hatırlattı.

Sahra hastanesi, yangından önce günde 1000 hastaya tıbbi hizmet sağlıyordu.

Hastane kayıtlarına göre, kurulduğu 2018'den bu yana hastane, toplam 512 bin 101 hastaya hizmet verdi.

Yangında 28 kişi hayatını kaybetmişti

Balukhali mülteci kampında 23 Mart'ta çıkan yangında 28 kişi ölmüş, en az 40 kişi yaralanmış, 10 bin barınak kül olmuş ve felaketten 55 bin mülteci etkilenmişti.

Facianın görgü tanıkları, alevler barınaklara ulaştığında çocuklar ve yaşlıların teller nedeniyle kamptan çıkamadığına şahit olduklarını, dikenli tellerin yardımları yavaşlattığına ve itfaiye ekiplerinin bölgeye ulaşımını aksattığına işaret etmişti.

Uluslararası insani yardım kuruluşları da kampların bazı bölümlerini çevreleyen dikenli tellerin kaldırılması çağrısı yapmıştı.

Diğer yandan, Bangladeş Mülteci Komiseri Shah Rezwan Hayat, dikenli tellerin kurtarma çalışmalarını aksattığına inanmadığını, kamplarda yeterince çıkış kapısının bulunduğunu savunmuştu.

İnsan hakları gruplarına göre, Bangladeş'te Arakanlı Müslümanlara ev sahipliği yapan kampların, belli noktalarını çevreleyen 28 kilometrelik dikenli tel bulunuyor.

Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik

Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti. Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı.

Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 900 bine ulaştı.

Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtlamıştı.

BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti, "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.