Türkiye Arakanlı Müslümanlar İçin İlkleri Hayata Geçiriyor

TİKA, Arakanlı Müslümanların yaşadığı Cox’s Bazar kentine bağlı Tankhali'de “ilk çocuk parkını” yaptı. UNICEF’e devredilecek çocuk parkının bölgede örneği yok.

Bangladeş’teki kamplarda zor şartlar altında yaşayan Arakanlı Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak için titizlikle çalışan Türk yardım kuruluşları, diğer birçok kuruluşa da örnek olacak hizmetlere imza atıyor. Bu kapsamda kamplar bölgesinin ilk çocuk parkı ile en büyük ve modern mutfağı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından hazırlandı.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Myanmar’daki zulümden kaçarak Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların sayısı 626 bine ulaştı. Bu sayının yüzde 55’ini çocuklar oluşturuyor.

Arakanlı Müslümanların gıda, sağlık, barınma gibi ihtiyaçları için bugüne kadar çok sayıda yardım dağıtan ve tesis kuran TİKA, çok sayıdaki çocukları da düşünerek proje geliştirdi. Bu çerçevede on binlerce Arakanlı Müslümanın yaşadığı Cox’s Bazar kentine bağlı Tankhali'de “kamplar bölgesinin tek çocuk parkı” hazırlandı.

Barınakların ortasında boş kalan küçük bir futbol sahası büyüklüğündeki parka bölgede temin edilebilecek malzemelerden çeşitli oyuncaklar kuruldu. Etrafı kapatılan ve güvenli hale getirilen parka salıncak ve tahterevalli gibi oyuncaklar yerleştirildi. Çocukların futbol oynayabilmesi için minyatür kaleler getirildi.

DAKKA’DAN MİMAR GELDİ

TİKA Bangladeş Koordinatör Yardımcısı Cihan Dinçer, çocuk parkı ile ilgili, ağustos sonunda olayların başlaması üzerine bölgeye gelip faaliyetlerine başladıklarını, öncelikle gıda dağıtımı gibi çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Dinçer, “Daha sonra şunu fark ettik. Gelenlerin büyük bölümü kadın ve çocuklardan oluşuyor. Birçok çocuk da gıda paketleri almaya geliyor. ‘Bu çocuklar için neler yapabiliriz’ diye düşünürken burada bir boş alan tespit ettik.” dedi.

Böylece çocuklar için bir park yapma fikri doğduğunu dile getiren Dinçer, “Dakka’dan da bir mimar getirterek onun yaptığı özel dizaynla bölgede bulabileceğimiz bambu ve diğer malzemelerden böyle bir park tasarladık. Böylece çocukların hizmetine sunmuş olduk.” diye konuştu. Dinçer, şöyle devam etti:

“Çocuklar çok mutlu. Onların yüzü gülünce bizim de yüzümüz gülüyor. Gün boyu yaşadığımız stresi bir çocuğun tebessümü unutturabiliyor. Mesai arkadaşlarım, gönüllü çalışanlarımız ve bütün insani yardım kuruluşu çalışanlarının ortak düşüncesi bu. Bir çocuğun yüzündeki mutluluk, bize katlandığımız bu sıkıntıları unutturuyor. Çocukların da buradaki tek eğlenceleri burası.”

UNICEF’E DEVREDİLECEK

Çok küçük yaşta olsalar bile kamplardaki çocukların sırtında büyük sorumluluk bulunduğunu belirten Dinçer, “Dağıtımlarda görüyoruz. Çocukların daha 5 yaşından itibaren sorumluluğu var. O evin öğle yemeğini o çocuk götürecek. O aile, 5 kişilik öğle yemeğini, bir kap pilavla eti bu çocuktan bekliyor.” ifadesini kullandı.

Dinçer, “Günün belli bir saatinde de olsa yaşadıkları sıkıntıları bu çocuklara unutturabiliyorsak ne mutlu bize, ne mutlu ülkemize.” dedi.

TİKA, yaptığı çocuk parkını UNICEF’e devretmeyi planlıyor. Halihazırda imza aşamasındaki bir mutabakat zaptıyla parkın işletmesinin yakında UNICEF’e geçmesi bekleniyor. UNICEF yetkililerinin de parkı çok beğendikleri belirtiliyor.

EN BÜYÜK VE MODERN MUTFAK TÜRKİYE’DEN

Ağustos ayı sonlarında krizin başlamasından sonra bölgeye gelen ve özellikle gıda dağıtımında önemli yol kat eden TİKA, bu konuda bir de ilke imza attı.

Her gün 5 bin ila 6 bin aileye, yani yaklaşık 25 bin kişiye sıcak yemek dağıtımı yapan TİKA, bu yemeklerin pişirilmesi için büyük bir mutfak inşa etti. Hijyen şartlarının sağlanmasına özellikle dikkat edilen mutfak, bölgenin “en büyük ve en modern mutfağı” oldu.

TİKA'nın baş aşçısı Tarık Aksu, her gün yaklaşık 2,5 ton malzeme ile et, tavuk ve pilav pişirdiklerini, Bangladeşli ve Arakanlı olmak üzere 34 personel ile yemek yapımı ve dağıtımını yürüttüklerini aktardı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.