Teveccüh Ne Demektir?

Sözlük anlamı itiaberi ile teveccüh ne demektir? Teveccüdün tasavvuftaki anlamı nedir?

Teveccüh yöneliş demektir. Genelde Hakk’a yöneliş ve kalbî alâka için kullanılır. Mürîdin mürşidine bağlanıp yönelmesi anlamında kullanıldığı gibi, mürşidin mürîdini karşısına alıp ona nazar etmesi anlamında da kullanılır. Bu mânâdaki teveccüh için: “Allah Teâlâ benim sadrımı ne ile doldurdu ise ben onu aynıyla Ebû Bekr’in sadrına ilkâ ettim[1] hadîsi delîl sayılmıştır.

Hz. Peygamber’in ashâbı ile ilişkisi nazar yoluyla gerçekleşen bir sevgi alışverişidir. Ashâbın Allah Rasûlü’nü görmeleri kadar Allah Rasûlü’nün onlara nazar buyurmasının ayrı bir anlam ve önemi vardır. Onları sahâbî yapan, mazhar oldukları bu nazardır. Tasavvufî irşâdda da mürşidin mürîdine şefkat ve sevgiyle nazarı, oldurucu bir nefes gibi etki etmektedir. Mürşidin nazar ve nefesiyle mürîdini etkileyip onu bir bakıma rûhî yükselişe hazırlaması, güneşe tutulan büyüteçlerin yoğunlaştırdığı güneş ışınlarının, temas ettiği maddeleri yakmasına benzer.

İnsânî ilişkilerde gözün önemli ve etkin bir yeri vardır. Gözlerin gizlice anlaşması, kalblerin anlaşması sonucudur. İnsan gözünden çıkan ışın ve şuaların erdirici ve oldurucu bir etkisi bulunduğu bilinmektedir. Ebeveynin evlâdına, sevenin sevdiğine pozitif enerji ile bakışı müsbet bir tesîr meydana getirdiği gibi, menfî enerji ile gözlerin buluşması negatif bir elektrik oluşturur.

Teveccüh daha çok Nakşbendîlikte kullanılan bir kavramdır. Teveccühün mürîdden mürşide doğru olanı “râbıta-i muhabbet” denilen şekildir. Mürîd, mürşidinin rûhâniyetine muhabbet yoluyla teveccüh edince mürşidin rûhâniyeti onun bâtınında feyz tesîri gösterir. Bu feyz, beşerî zaaf ve sıfatları izâle ederek mürîd, tedrîcen şeyhinin boyasına boyanır. Bu sevgi sonucu meydana gelen kalbî beraberlik, şahsiyet transferi ve aynîleşmeyi doğurur.

Dipnot:

[1].       Bkz. Mevsûa etrâfi’l-hadîs, XI, 156.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

VEFAT EDEN MÜRŞİDE RABITA YAPILIR MI?

Vefat Eden Mürşide Rabıta Yapılır mı?

MÜTEVECCİHEN NE DEMEK?

Müteveccihen Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.