Teori Ne Demek? Teori Ne Anlama Gelir?

Teori ne demek? Teori kelimesinin anlamı nedir? Teori kelimesine örnek cümleler...

Teori: Nazariye anlamına gelmektedir.

TEORİ KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Buraya kadar verdiğimiz misaller, Kur’ân’ın beşerî müdâhaleden münezzeh bulunduğunu ve Allah tarafından vahyedilen ilâhî bir kitap olduğunu kesin bir şekilde ispat etmektedir. Artık insaf sahibi her insanın bu hükmü tasdik etmesi zarûrîdir. Nitekim Yeni Katolik Ansiklopedisi’nin “Kur’ân” maddesi altındaki bir yazıda şu dikkat çekici ifadelere yer verilir:

“Kur’ân’ın kaynağı hakkında asırlardır birçok teori öne sürüldü. Bugün, aklı başında olan hiçbir insan o teorilerden herhangi birini kabûl etmez.”

Katolik kilisesi, elbette ki Kur’ân’ın vahiy kaynaklı olmadığına dâir bir delil getirmekten hoşlanır, lâkin bunu yapamıyor ve mâkul bir îzah da getiremiyor. Fakat en azından araştırmalarında biraz da olsa insaflı davranarak, eskiden beri devâm eden ve ispatlanması mümkün olmayan iftirâları reddetmiştir.

*****

Osmanlı’da yükselme devrinin sonuna kadar, güç, firâset, maddî ve mânevî kâbiliyetleri en üstün olan şehzâde iktidâra gelirdi. Daha rüşd çağına varmadan aldıkları teorik ilmin tatbikâtı, vâlî olarak yaptırılırdı. Pâdişah vefât edince de, umûmiyetle en güçlü oğlu tahta geçerdi. Ancak bunun gerçekleşebilmesi, bâzen başkalarının mağduriyetini de mûcib olabiliyordu. Bu sebeple tatbikattaki birtakım hatâları, onların devlet ve millet bütünlüğü için yapıldığını düşünerek mâzur görmek lâzımdır.

*****

Peygamberlerin hayatlarından günümüze, son derece sınırlı bâzı hâtıralar nakledilebilmiştir. Hâlbuki Âhir Zaman Nebîsi’nin en basitinden
en girift ve mükemmeline kadar neredeyse bütün fiil ve sözleri nakledilmiştir. İfâdeye aksedebildiği kadarıyla gönül âlemi de, anbean tâkib
edilmiş ve târihe bir şeref levhası hâlinde kaydedilmiştir. Bu sebeple târihte hayâtının tamamı en ince teferruatına kadar tespit edilebilen tek insan, Efendimiz’dir (s.a.v). İşte İslâm ahlâkını teoriden pratiğe yükselten ve diğer ahlâkî sistemlerden üstün kılan da budur.

*****

En güzîde ilim adamlarının bile ancak ömür boyu süren araştırmalarından, insan ve eşyâ üzerindeki geniş tecrübelerinden sonra gerçek hikmetini idrâk edebilecekleri sosyal, kültürel, iktisâdî hayat, kitle idâresi, milletlerarası ilişkiler vs. gibi her alandaki en mükemmel kâideleri koydu. Muhakkak ki insanlık, teorik bilgi ve pratik tecrübe açısından geliştikçe, Hakîkat-i Muhammediyye’yi daha iyi kavrayacaktır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.