Tarihi Caminin Silüetini Bozan Bina Yıkılıyor

Mardin'in mimari yapısının ortayı çıkarılması için yürütülen çalışmalar kapsamında, 651 yıllık tarihi Latifiye Camisi'nin silüetini bozan 4 katlı betonarme binanın yıkımına başlandı.

Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mahmut Demirtaş, merkez Artuklu ilçesi Cumhuriyet Meydanı yakınlarında Artuklu Sultanlarından Melik Salih ve Melik Muzaffer döneminde görev alan Abdüllatif bin Abdullah tarafından 1371 yılında inşa ettirilen Latifiye Camisi'nin silüetini bozan betonarme binanın yıkım çalışmalarını başlattı.

Güvenlik önlemlerinin ardından ekiplerin balyozlarla yaptıkları yıkım çalışmasını izleyen Demirtaş, daha sonra şehrin mimari dokusuna kavuşması için yıkılacak sit alanındaki betonarme yapıları inceledi.

Demirtaş, incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada, çalışmaların hızlı bir şekilde sürdüğünü söyledi.

- "Mardin'in geleceğini, geçmişinde aramaya çalışacağız"

Özellikle sit alanı içerisindeki kaçak ve betonarme binaları yıktıklarını, şimdiye kadar 90'a yakın binanın yıkımını gerçekleştirdiklerini bildiren Demirtaş, şöyle konuştu:

"Akın Apartmanı'nı yıkıyoruz. 1371 yıllarında yapılmış olan Latifiye Camisi'ni minaresiyle gün yüzüne çıkaracağız. Bugüne kadar bu kaçak yapıların büyük bir kısmı tarihimizi de gizlemiştir. İnşallah bu gizlenmiş olan tarihi yapıları yeniden canlandıracağız. Mardin'i, Mardin'in geleceğini, geçmişinde aramaya çalışacağız. Geçmişi ile geleceğimize yön vereceğimize inanıyorum."

Çalışmalar kapsamında ilk etapta kurulun aldığı kararlar doğrultusunda 240 yapıyı yıkacaklarını aktaran Demirtaş, turizm sezonuna kadar bu binaların büyük bir kısmını yıkmayı hedeflediklerini kaydetti.

Yıkım çalışmalarında hiçbir sorun yaşamadıklarını dile getiren Demirtaş, "Sağolsun vatandaşımız bu konuda çok duyarlı. Herkes Mardin'in bu gizlenmiş tarihini ortaya çıkarılması konusunda çok ciddi anlamda yardımcı oluyor. Hem fiyat hem de yıkım konusunda yardımları ve katkıları var, onun için biz tüm Mardinlilere teşekkür ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.