Tanzimat’tan Günümüze Türk Düşünürleri

Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay’ın kaleminden “Tanzimat’tan Günümüze Türk Düşünürleri” adlı eser, kitap raflarındaki yerini aldı.

Süleyman Hayri Bolay’ın editörlüğünü yaptığı Tanzimattan Günümüze Türk Düşünürleri isimli bir çalışma geçen yıllarda kitap raflarında yerini aldı. Yedi cilt halinde yayınlanan bu muazzam eser fikir tarihimizin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımında önemli. Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa’nın Gülhane Parkında 1839 yılında okuduğu fermanla başlayan bu dönem idari, mali, siyasi, ekonomik vb. alanlarda yapılan reformların genelini kapsar.

İlk iki ciltte Tanzimat’tan Cumhuriyet’e siyasi, idari ve sosyal düşünce temsilcileri, üçüncü ciltte; Tanzimat’tan Cumhuriyet’e bilimsel ve felsefi düşünce temsilcileri, dört A-B ciltlerinde ise Cumhuriyet’ten günümüze bilimsel ve felsefi düşünce temsilcileri yer alıyor. Beşinci ciltte Tanzimat’tan günümüze ahlak ve edebi düşünce temsilcilerini, altıncı cilt Tanzimat’tan günümüze dini ve tasavvufi düşünce temsilcilerini, son olarak yedinci cilt ise Türk dünyası düşünce temsilcilerin ele alıyor.

Eserdeki alt başlıklar ise şunlar: iktisadi düşünce, sosyalist düşünce ve başlıca temsilcileri, Anadolucu düşünce, spiritüalist düşünce, bilimsel ve felsefi düşünce temsilcileri, felsefi dergiler, sanat düşünce temsilcileri, ahlak, dini, tasavvufi düşünce temsilcileri, Kurana dönüş hareketi, mezhepler tarihi düşüncesi.

KİTABIN HAZIRLANIŞ AMACI

Çok teferruatlı bir eserle karşılaştığımızı görüyor, böyle kitapların kültür hayatımıza neler katabileceğini hissedebiliyoruz. Arayıp da bulamayacağımız yüzlerce insan ve onların düşüncelerinin eğitici ve öğretici şekilde yazılıp istifademize sunulmasına diyecek yok. Süleyman Hayri Bolay eserin hazırlanış gayesini şöyle dile getiriyor: “Bir düşünce tarihi yazmak, hele yakın dönem düşünce tarihimizi yazmak, bu dönemin düşünce şekillerini, tarzlarını temsil eden düşünür temsilcilerini ele aldıkları sorunları, bunlara getirdikleri çözümleri günümüze, yarının insanlarına ve bütün dünyaya tanıtmak… Ben kimim, biz kimiz, neredeyiz, ne yapabiliriz, nasıl yapabiliriz gibi kimlik tespitini belirten sorulara cevap bulabilmek, kendi toplumuzun kültürü içinden düşünce hayatımızın meselelerine çözülmesine katkıda bulunmak…” (ss. 3-5).

TÜRK DÜŞÜNÜRLERİ

İki yüzden fazla düşünürü tanıtan bu eser sahasında uzman olan kişilerce kaleme alınmış. Ele alınan yazarın hayatı, fikri ve ideolojisine bakılmaksızın, yetiştiği ortam, tesir aldığı şahıslar, akımlar ve çevre tahlil edilerek incelenmiş ve günümüze ışık tutulmuş. Düşünce tarihi olmadan siyasi ve toplum tarihimiz anlaşılmaz. Kitapta ele alınan bazı isimleri sizinle paylaşmak istiyorum;

  • Ahmet Cevdet Paşa,
  • Said Halim Paşa,
  • Yusuf Akçura,
  • Mehmet İzzet,
  • Erol Güngör,
  • Nevzat Kösoğlu,
  • Sabri Ülgener,
  • Hikmet Kıvılcımlı,
  • Osman Turan,
  • Rıza Tevfik,
  • Sakızlı Ohannes Paşa,
  • Celal Nuri İleri,
  • Macit Gökberk,
  • Hilmi Ziya Ülken,
  • Nurettin Topçu,
  • Ayşe Şasa,
  • Turgut Cansever,
  • Necati Öner,
  • Yılmaz Özakpınar,
  • Teoman Duralı,
  • Alparslan Açıkgenç,
  • Alev Alatlı,
  • Samiha Ayverdi,
  • Peyami Safa,
  • Ahmet Hamdi Akseki,
  • Hüseyin Atay,
  • Alirıza Sağman,
  • Hayrettin Karaman,
  • Ahmet Amiri Efendi,
  • Hüseyin Vassaf,
  • M. Esad Erbili,
  • Ahmet Avni Konuk,
  • Sait Nursi,
  • Mehmet Akif Ersoy,
  • Necip Fazıl.

Bugünkü fikir hayatımızı şekillendirenler insanları okuyup öğrendiğimizde mevcut sorunlarımızı çözmek daha kolay hale gelecektir. Masaüstü bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız.

(Tanzimattan Günümüze Türk Düşüncesi 7 Cilt, Editör: Prof.Dr. S. Hayri Bolay, Nobel Akademik Yayıncılık, 2015. )

Kaynak: Ali Büyükçapar, Altınoluk Dergisi, Sayı: 434

İslam ve İhsan

ORTAÇAĞ’A DAMGA VURMUŞ MÜSLÜMAN BİLİM ADAMLARI

Ortaçağ’a Damga Vurmuş Müslüman Bilim Adamları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.