yetim

Yetimlerin Yüzlerini Güldürüyorlar

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Şahin'in talimatıyla, eşini kaybeden anne ve çocuklarına ulaşmak için kurulan ve canla başla çalışan "Yetim Koordinasyon Merkezi", bu ailelere umut oluyor. Azıcık da olsa yaralarına merhem olmaya çalışıyorlar.

Sofrasında Bir Yetim Olmadan Hiç Yemek Yemedi

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in terbiyesinde yetişen ashâb-ı kirâm, O’nun cömertlik ve diğergâmlığından da büyük bir nasîb almışlardı. Bugün bizim için en çarpıcı örneklerden biri, İbn-i Ömer Hazretleri’nin, sofrasında bir yetim olmadan yemek yemediği, her sofrasında muhakkak bir yetimin bulunduğu rivâyet edilir.

Hayatını Yetim ve Öksüzlere Adadı

Çad'ın başkenti Encemine'de, 54 yaşındaki Fatıma Mousa, maddi durumunun yetersiz olmasına rağmen hayatını kendisi gibi öksüz ve yetim çocukların bakımına adadı.

Suriyeli Dede Öksüz ve Yetim Torunlarına Bakıyor

Ülkesindeki iç savaşta oğlu ve gelinini kaybeden Suriyeli Muhammed Huzuri (77), biri kız 5 torununa hem annelik hem babalık yapmak zorunda kalıyor.

Ameliyle Hiç Ölmeyen Kişi!

Âlim kişi, ilmiyle amel eder ve kendisine tâbî olacak kişilere de bu hayırlı amelleriyle örnek olur. İşte böyle bir kişi ölmez!

"sen Onları Simâlarından Tanırsın"

Susuzluktan çatlamış bir toprağın bereketli yağmurlara hasret duyması gibi toplumumuzda hizmet ve alâkaya en fazla muhtaç kesimlerin başında; bir kanadı kırık olan yetimler ve yoksullar gelmektedir. Onlar bize Allâh’ın emânetleridir. “…Sen onları simâlarından tanırsın…” (el-Bakara, 273) ayetine kulak veren Mü'minler ihtiyaç sahibi olmasına karşılık bir şey isteyemeyen kalplerin olduğunu da bize haber veriyor.

Her Yaştan Suriyeli Yetim ve Öksüz Var

Suriye'deki iç savaşta anne ve babalarını kaybeden yetişkinler ile çocuklar, yakınlarıyla geldikleri Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde yaşamların sürdürmeye çalışıyor.

İbretlik Mânevi Yolculuk

Kıymetli okuyucularımız; Sizleri bu ay, ömrünün çocukluk ve gençlik devresini büyük zorluklarla geçiren, buna rağmen yaşadığı bu sıkıntıları, “Rabbinin kendisine ikram edeceği bir nîmete hazırlık devresi” olarak gören, bu yüzden kendisine çile çektiren herkese cân u gönülden duâ ederek büyük bir ibretlik hâl sergileyen Hatice Daştan Hanımefendi ile tanıştıracağız.

Komşu Hakkı Nedir? Kimler Komşu Sayılır?

Komşuluk hakkı, saygı duyularak gözetilmesi gereken önemli bir görevdir. Cebrâil (as)'ın gelip gittikçe bu konu üzerinde ısrarla durması ve Peygamber Efendimiz'in komşuyu komşuya mirasçı kılınacağını zannetmesi çok anlamlıdır. Komşularla iyi geçinmeli, onlara zarar vermemeli, sevinç ve kederlerine ortak olmalıdır.

Müslümanların Vazifeleri Nelerdir?

Peygamber Efendimiz; fakir, yetim, kimsesiz ve dullara şefkat ve yakınlığı ile tanınırdı.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.