sünneti seniyye

Manevi Terbiyede Dikkat Edilecek Hususlar

İnsan manen nasıl seviye kazanır? Musa Efendi Hazretlerinden sekiz maddede manevi terbiyede dikkat edilecek hususlar.

Müslüman İçin En Kıymetli Üç Kişi!

İnsan kimi sever ve kiminle beraber olursa, onun hâli ile hâllenir. Zira insanoğlunun şahsiyet ve karakteri, diğer insanlarınkine benzemeye ve onları taklit etmeye meyyâldir.

Peygamber Efendimiz'in Terk Etmediği İbadet

Hazret-i Âişe (r.a.) anlatıyor: “Ramazan ayının son on günü girdiğinde Rasûlullâh (s.a.v.) geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, kendini ibâdete vererek eşleriyle alâkayı keserdi.” [1] 

Sünneti Terk Etmek Dinin Yok Olmasının Başlangıcıdır!

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i tanımanın ve O’na muhabbetin en büyük delîli, O’nun sünnetini güzelce tatbik edebilmektir. Kalplerde muhabbet-i Muhammedî olmadan sünnete ittibâ, sûretâ ve zoraki bir ittibâdır ki, gönül feyzinden, rûhâniyet ve mânevî bereketten mahrumdur. 

Ensar ve Muhacirin Paylaşamadıkları Sahabi

Selmân -radıyallâhu anh-’ın Allah yolundaki fedâkârlıkları, Peygamber Efendimiz’e muhabbeti ve Sünnet-i Seniyye’ye bağlılığı, onun Ehl-i Beyt’ten sayılmasına vesîle olmuştur. Selmân -radıyallâhu anh-, her hâliyle ve bilhassa da Allah yolundaki fedâkârâne gayretleriyle öyle güzel bir numûne şahsiyet hâline gelmişti ki, Ensâr ve Muhâcirler “Selmân bizdendir.” diyerek onu paylaşamaz olmuşlardı.

Zirve İnsanlar

İnsanlık âleminde güzel ahlâkın; nezâket, letâfet ve zarâfetin zirvesi, şüphesiz ki Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’dir. Bütün fazîletler ve güzellikler, O’nun emsalsiz örnek şahsiyetinde mevcuttur. O’nun gönül âlemi; nâdide, latîf, zarif çiçekler ve mis kokulu güllerle bezenmiş bir gülistan gibidir. Peygamber vârisi Hak dostları da, o gülistan üzerinden süzülüp gelen bir rahmet esintisi mesâbesindedirler.

Osmanlı Toplumunda Aile Yapısı

Osmanlılar’ın sahip oldukları müstesnâ ahlâkî kıvama gelişlerinde, hiç şüphesiz ki ilk ve en müessir rolü, âile yapılarındaki sağlamlık üstlenmiştir. Nitekim zaman zaman devlet bünyesinde görülen çatlaklıklar, âile sâyesinde cemiyette görülmemiş ve bu millet en zor dönemlerde bile içinde bulunduğu hâlden rahatça silkinip ayakları üstünde durmasını bilmiştir.

Hak Dostlarının Örnek Ahlakı Neyi İfade Eder?

Her hüner ve mârifetin kazanılışı, bir yol gösterenin kılavuzluğuna muhtaç olduğu gibi, insanın şahsiyet ve karakterine en güzel ve en doğru istikâmeti gösterecek olan mânevî terbiye üstadları da “Hak dostları”dır.

Peygamberimize Tâbî Olmanın 3 Şartı

Şu çalkantılı dünyada ve feryat meydanı mahşerde saâdetimiz için, hayatımızın her safhasında Peygamber Efendimizʼi örnek almamız zarurîdir. “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) hadîs-i şerîfi muktezâsınca; aile hayatımızda, iş hayatımızda, insanlarla münâsebetlerimizde, ibadet hayatımızda, dâimâ Hazret-i Peygamberʼle beraberlik gayreti içinde bulunmamız, Oʼna olan sevgimizin en güzel ispatı hükmündedir. Unutmayalım ki, kıyâmetin o zor gününde Efendimizʼle beraber olabilmek, bu dünyada ne kadar Oʼnunla olabildiğimize bağlıdır.

Kur'ân-ı Kerîm'e Karşı Üç Vazifemiz

Dünyadan ukbâya yolculuğumuzda en büyük rehberlerimiz; Kurʼân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyyeʼdir. Hayat yolculuğunu rızâ-yı ilâhî hedefinden sapmadan tamamlayabilmek için, Kurʼân ve Sünnetʼin tâlimatlarına titizlikle uymamız zarûrîdir.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.