Farz, vâcip ve sünnetlerine riayet ederek alınan abdest, tam ve güzel bir şekilde alınmış olur. Ancak oruçlu iken buruna suyu fazla çekmemek gerektiği, zira suyun boğaza kaçması halinde oruca zarar vereceği aşağıdaki hadiste ifade ediliyor. İşte bu sebeple oruçlu iken genize ulaşacak kadar buruna su çekmek mekruh sayılmıştır.
Prof. Dr. Orhan Çeker, Ramazan'da hangi hallerde oruç tutulmayacağını anlatıyor.
Kul olmak çok zor bir şeydir. Kendi hevâ ve hevesinin ilâh edilmesini isteyen nefis, kişiye devamlı haddini aştırır. Zira bütün israflar, kişinin hevâsından kaynaklanır. Kibrinden, kendini büyük görmesinden, bencilliğinden, başkalarını düşünmemesinden... Kibir ile israf arasında müthiş bir irtibat vardır. Şeytan da kibirli ve müsriftir; secde etmeyerek kendisini israf etmiştir. İsraf eden mü’min de aynı şeytan gibidir.
Bu mübarek, bereketli ve feyizli kitabın (Kur'ân'ın) anlaşılması, lafzının ihtivâ ettiği manalarının ve bu manaların altında var olan hikmetlerinin kavranabilmesi için en önemli metot, tedebbür, tefekkür, akletme ve muhakemedir. Onun âyetlerini derinden derine, inceden inceye düşünmeden Kur’ân’dan istifade etmek ve onu bir hayat kitabı haline getirmek zordur.
Selmân -radıyallâhu anh-’ın Allah yolundaki fedâkârlıkları, Peygamber Efendimiz’e muhabbeti ve Sünnet-i Seniyye’ye bağlılığı, onun Ehl-i Beyt’ten sayılmasına vesîle olmuştur. Selmân -radıyallâhu anh-, her hâliyle ve bilhassa da Allah yolundaki fedâkârâne gayretleriyle öyle güzel bir numûne şahsiyet hâline gelmişti ki, Ensâr ve Muhâcirler “Selmân bizdendir.” diyerek onu paylaşamaz olmuşlardı.
Kur’ân’ın tatbik edilmiş hâli olmasından dolayı sünnet, Kur’an’ın yanında İslâm’ın vazgeçilmez ikinci kaynağını oluşturmaktadır. Allah’ın kitab’ı ve Rasûlü’nün sünneti, ayrılmaz iki kaynak olarak İslâm toplum yapısının hem teşekkülünü, hem de özelliklerini yitirmeden devamını sağlamıştır.
Çağımızda Rasulullah'ı nasıl yaşayabiliriz? Muhammmedi bir ahlâk için yapmamız gerekenler nelerdir?
Her geçen gün biraz daha yaşlanıyor ve farkında olmadan kesintisiz bir şekilde ölüme doğru yol alıyoruz. Bütün dünyevî varlıklar gibi fânîliğe mahkûm... Gerçek ve sonsuz hayat ise, beşikle tabut arasındaki mesafeye sığmayacak kadar ulvî ve ebedî bir hakikat!.. Böylesine sonsuz bir hayat karşısında dünya hayatı, deryadan bir katre kabîlinden değil midir?
Erkam Radyo’da İstanbul’un Sırları adıyla program yapan İstanbul Seyyahı Fahri Sarrafoğlu Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ile İslam'da Kadının Yeri, Değeri ve Önemi konulu özel bir mülakat gerçekleştirdi. İstifadenize sunuyoruz.
Hedyin çeşitleri nelerdir? İşte hedy kurbanı çeşitleri...
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.