menfaat

Menfaat Ne Demektir?

Menfaat ne demektir? Kısaca anlamı nedir?

Müslümanın Adalet Anlayışı

Allah ayetinde kinin adaleti engelleme yönüne özellikle dikkat çekmiş ve Müslümanları bu konuda uyarmıştır. Ayetin emri gereği Müslümanlar yakınlık, menfaat ya da kin gibi konular sebebiyle hiçbir zaman karşılarındaki kişi ya da topluluğa karşı adaletsizlik yapamazlar.

Arş'ın Gölgesinde Barınacak Yedi Mutlu İnsan

İnsanların çoğu, saâdeti paylaşmakta beraber olmaya gönüllüdürler. Felâket, ıztırap ve zorluk zamanlarında ise ortada gözükmezler. Böyleleri dost değil, menfaatlerinin arkadaşıdırlar.

Dünyaya Niye Geldik?

Mü’minlerin maksadı, insanların bu dünyaya, âhirete dönüş için geldikleri şuuruna ermektir. Ancak bu dünyada kesbedilmiş Allah aşkı ebediyete kadar O’nu sevebilir. Bütün dünya işleri ve bu dünyadaki varlığımız Rabbimize fizikî olarak nasıl iltica edeceğimizi öğrenmektir. Ancak Allah’a iltica etmek yaratılmışları Yaratıcılarına yaklaştırabilir.

Allah'ın En Sevdiği İki Şey!

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) "İnsanların Allah Teâlâ’ya en sevgili olanı, insanlara en faydalı olanıdır. Amellerin Allâh’a en sevgili olanı ise, bir müslümanın kalbine sürûr vermen, onu sevindirmen veya bir sıkıntısını defetmen veya borcunu ödeyivermen veya açlığını gidermendir." buyuruyor.

'yanındakilere İyi Bak' Kimin Safındasın?

Mümin bir fert, mümin bir cemaat, mümin bir kabile ve mümin bir kavim olduğumuzu söyleye söyleye, bu ilâhî emir karşısında durduğumuz saf, müminlerin safı mıdır? Yoksa kâfirlerin, münafıkların ve yoldan çıkmış ehl-i kitabın safı mıdır?

Terbiye Olmamış Nefis

Kedilerin önüne en lezzetli kebaplar konulsa iştahla yemeye başlarlar. Lâkin önlerinden bir fare geçtiği zaman o leziz kebapları bırakıp farenin peşinden koşarlar.

İmtihan Vesilesi Olan Nimetler

Dünya nîmetleri, iki uçlu bir bıçak gibidir. Kullanmasını bilene ziynet olur. Câzibesine kapılıp gaflete düşene ise fitne ve hüsran sebebi…

Hevâ ve Hevese Karşı Kur'an'ın Uyarıları

İnsanın nefsi, şeytanın da saptırmasıyla helâllerden ziyâde haramlara heves eder. Yasaklar ve çirkinlikler ona daha güzel ve câzip gelir. Nefis; ibadetlerin, hayr u hasenâtın meşakkatine, zorluklarına ve bedeline katlanmaktan hoşlanmaz. Kolayına gelen ve hoşuna giden zevk, eğlence, menfaat gibi şeylere yönelir. İşte buna nefsin hevâ ve hevesi denir.

Vazife Liyakat İster

Âdil olabilmek, kişilik zemininde çok büyük değerlerin oturmasını gerekli kılar. Menfaatler karşısında eğilip bükülmeyen, nefsânî hesapları işin içine katmayan bir karakter ister. Vicdanıyla müşterek hareket edebilen akıl ve duygu bütünlüğü gerektirir. Hülâsa adam gibi adam olmaktır, âdil olmak.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.