mekke

Osmanlı'da Surre-i Hümâyûn Kültürü

İstanbul’dan başlayıp Haremeyn’e uzanan bir muhabbet destânı: Surre-i Hümâyûn… “Bir para kesesi demek olan «surre»den nasıl bir destan çıkmış, insanlar o mukaddes mekânlara nasıl büyük bir muhabbetle bağlanmışlar?” merak ediyorsanız; bu kitaba bir göz gezdirmeniz yeterli…

Allah Dostlarının Esrarengiz Hac Hatıraları

Hac, zengin ve gitme imkânı bulmuş mü’minlerin ömürlerinde en az bir kez gitmeleri farz olan bir ibâdet… Ancak Allah dostları, haccı da diğer ibadetler gibi büyük bir îman coşkusuyla yaşamışlar ve fırsat buldukça mânen istifade etmek gâyesiyle sık sık hac ve umreye gitmişlerdir.

Hakkıyla Hac Yapabilmek İçin!..

Hac, fıkhî bir terim olarak “Mekke kentindeki Kâbe’yi ve çevresindeki mukaddes sayılan özel yerleri, belirli bir vakitte, önceden hac niyetiyle ihrama girerek usûlüne göre, yani vakfe ve tavaf yaparak ziyaret etmekten ibâret olan ve İslâm’ın şartlarından birisini teşkil eden mâlî ve bedenî bir ibâdettir.”

Harameyn Muhabbeti ve Hasreti: Surre Alayı

Surre Alayı, Osmanlı döneminde İstanbul'dan Mekke ve Medine'ye yardımlar ve armağanlar götüren topluluk olarak biliniyor. İşte Surre Alayı ile ilgili her şey...

Veda Hutbesi ve Veda Haccı Nedir?

'Veda haccı ve Veda hutbesi' hakkında Diyanet İşleri Başkanlığının resmi sitesinde yer alan bazı önemli bilgiler ışığında Veda haccı ve veda hutbesi nedir?

Sultan 2. Murat'ın Hepimize Örnek Vasiyeti

Sultan 2. Murat Han, üç gün hasta yattıktan sonra vefât etmiş arkasından herkesine örneklik teşkil edecek şu vasiyeti bırakmıştı.

Gerçek Zemzem, Sahtesinden Nasıl Ayırt Edilir?

Kayseri'de uzun yıllar zemzem satışıyla uğraşan Orhan Diler, son zamanlarda sahte Zemzem satışının arttığını söylüyor ve Gerçek Zemzem, sahtesinden nasıl ayırt edileceğini anlatıyor.

Mescid-i Nebevî'de Türkçe Hutbe Dönemi Başlıyor

Mescid-i Nebevi'de verilen cuma hutbelerinin, Türkçeye anlık tercümesine başlandı.

Mü'min'in Anneler Günü Her Gündür

Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, "mü'min'in anneler günü her gündür" diyor ve ömür boyu teşekküre layık olan fazilet timsali anneleri anlatıyor.

Aklın Zirvesindeki Zâlimler

Tarih boyunca kendisini aklın zirvesinde gören birçok zâlim, yaptıklarından en ufak bir rahatsızlık duymamıştır. Çünkü yaptıkları zulümler, kendilerine göre en akıllıca(!) hareketlerdi.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.