Allah Teâlâ’nın yakınlığını kazanmak için kurban kesmek bir ibâdettir. Kurban kesmenin târihi insanlığın târihi kadar eskidir. Âdem’in iki oğlundan her biri bir kurban kesmiş, Hak Teâlâ niyeti hâlis olanın kurbanını kabul etmiş, diğerininkini kabul etmemişti. Allah ancak takva sahibi olanların kurban ve ibadetlerini kabul eder (Mâide, 5/27-31).
Diyanet İşleri Başkanlığı, kutsal topraklarda kurduğu hastane, yemek üretim tesisi ve ekmek fabrikasıyla hacı adaylarına hizmet veriyor.
Kurban Bayramı'na sayılı günler kala millet ve mezhep ayrımı olmadan tek amaç uğruna Kabe'de bir araya gelen 1 milyon 200 bini aşkın Müslüman, aşırı sıcağa aldırış etmeden ibadetlerini yerine getiriyor.
Ebû Süfyân, Fil olayından on sene kadar önce Mekke’de doğdu. Uhud ve Hendek savaşlarında Kureyşli müşriklerin reisi idi. Arap dâhilerinden sayılan Ebû Süfyân, Mekke Fethi’nden önceki gece müslüman oldu.
Kutlu Doğum Haftası kapsamında iki imamın girişimiyle IRCICA arşivindeki Osmanlı dönemi Mekke ve Medine fotoğraflarından oluşan "Haremeyn" sergisi, Çağlayan'daki Yeni Camisi avlusunda açıldı.
Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh- [v. 654], fıtraten çok temiz yürekli ve mütevekkil bir zât idi. Her ne pahasına olursa olsun, Hicaz’dan doğacak hidâyet güneşinin işrâkı esnâsında orada bulunmak istemiş ve bunun için sayısız meşakkatlere katlanmıştı. Onun bu ibretli hayat hikâyesi, bizim için; Hakk’ı ve hakîkati aramanın, bu uğurdaki fedâkârlığın ve îmânı aşkla yaşama heyecanının canlı bir misâlidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.), her nimetin bir külfeti ve bedeli olduğunu, her külfetin de mutlaka bir nimete vesile olacağını söylüyor. Yani büyük neticelere büyük fedâkarlıklar sonucunda erişilir.
Suheyb İbni Sinân, Suheyb-i Rûmî diye bilinen meşhur bir sahâbînin hayat hikayesi...
Diyanet İşleri Başkanlığı, ilahiyat ve İslami ilimler fakültelerinde okuyan öğrenciler başta olmak üzere 4 bin üniversite öğrencisini umreye götürecek.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in Suudi Arabistan ziyaretinde imzaladığı 2017 Hac Protokolü sayesinde, Türkiye'den kutsal topraklara gidecek hacı adayı sayısı 80 bine çıkarıldı.
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.