Faziletler Medeniyeti-1

Sünnetin Temelini Oluşturan Hadis

Allâh Resûlü’nün gece-gündüz, dar vakitte-rahat zamanda, savaşta-barışta dâimâ “ihsân” hâli üzere bulunduğunda en ufak bir şüphe yoktur. Zira Peygamber Efendimiz hayatı boyunca ihsân şuurunun en güzel örneklerini vermiştir.

Hakiki Mütevekkil Kimdir?

Mütevekkil, anne kucağındaki çocuk gibidir. Kimseden yardım istemez, ancak anasını bilir. Mütevekkil, her halinde Mevlasına dönüktür ve O’na  döner.

Hz. Musa'nın (a.s.) Tevekkül ve Teslimiyeti

Hz. Musa (a.s.) bu davranışıyla, hakiki tevekkülün nasıl olması gerektiğini sergilemektedir.

Allah'a Teslim Olan İbrahimi Aile

Hz. İbrahim ve ailesinin Allah’a olan bağlılığı, teslîmiyeti, ihlâsı ve tevhid mücadelesi mü’minler için güzel bir örnek olmuştur.

Korunmaya İhtiyaç Duymayan İnsan

Fahr-i Kâinât Efendimiz tedbîrini alır, sonra da Allâh’a tevekkül ederdi. Cenâb-ı Hak, kendisini muhâfaza etmeyi va’dettikten sonra ise hiçbir endişe duymadan Allâh Teâlâ’ya tevekkül etmiştir.

En Selametli Yol

Allâh Teâlâ, kulunun iyiliğini, ondan daha iyi bilir. Bu sebeple en selâmetli yol, ilâhî takdîre râzı olmak ve her hâlükârda şükredebilmektir.

Hastalığın Asıl Şifası

Hastalıkta şifa vardır. Zira her derdin bir devası vardır.

Çocuğunun Vefatına Sabreden Ebeveynin Mükafatı

Çocuğunun vefâtına rızâ gösterip Yüce Allah'a hamd eden ebeveynlerin mükâfatı...

Hâle Neden Rıza Göstermeli?

Aşırı sürûr ve aşırı ıztırap, insan nefsi için büyük bir tuzaktır. “Hâle rızâ” ve bunun netîcesi olan “sabır ve tevekkül” ise, kemâl sâhibi mü’minlerin fârik vasfıdır.

İslam'da Verilen Sözün Hükmü

Müslüman, söz verirken Allâh’ı şâhit tutmaktadır. Dolayısıyla insanlara verdiği her sözü, aynı zamanda Allâh’a vermiş olmaktadır. O hâlde mü’mine düşen; ahdine riâyet etmek, elinden-dilinden insanların emîn olduğu, vefâkâr ve güvenilir bir insan olmaktır.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.