Gazzeliler Ya Bombaların Hedefi Oluyor Ya Da Açlığın ve Ölümün Pençesine Düşüyor

İsrail'in saldırıları sonucu 7 Ekim 2023'ten beri 150 binden fazla kişinin öldüğü veya yaralandığı Gazze'de, yardım girişinin engellenmesi nedeniyle de şu ana kadar en az 57 kişi açlıktan yaşamını yitirdi.

İsrail'in 7 Ekim 2023’te başlayan saldırılarının ardından Gazze Şeridi’ndeki insani felaket, her geçen gün daha da derinleşiyor.

Bombaların gölgesinde ayakta kalmayı başaranlar şimdi açlık, susuzluk ve hastalıklarla mücadele ediyor. En büyük bedeli ise bebekler, çocuklar ve kadınlar ödüyor.

Ateşkesi bozan İsrail, 2 Mart 2024’te Gazze’ye tüm insani yardım geçişlerini durdurdu. O tarihten bu yana gıda, yakıt, ilaç ve su girişlerini engelliyor.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve Dünya Gıda Programı’na (WFP) göre Gazze’deki yaklaşık 2,4 milyon kişinin tamamı, yaşamını sürdürebilmek için dış yardıma bağımlı hale geldi.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Gazze’de yaşayanların yüzde 100’ünün “ağır gıda güvensizliği” içinde olduğunu, kıtlık riskinin her geçen gün daha da arttığını açıkladı.

İsrail'in Gazze'de bir okula düzenlediği saldırıda 9 kişi öldü

AA muhabirinin sağlık yetkililerinden edindiği bilgiye göre, İsrail'e ait savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampı'nda sığınmacıların kaldığı Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) bağlı okulu 24 saat içinde ikinci kez vurdu.

Saldırıda 9 kişi yaşamını yitirirken, çok sayıda kişi yaralandı.

Filistin: Uluslararası toplumun İsrail'in Gazze'deki katliamlarına sessiz kalması, saldırıya ortaklıktır

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Ulusal Konseyi Başkanı Ruhi Fettuh, yaptığı yazılı açıklamada, uluslararası toplumun bu suçlar karşısında sessiz kalmaya devam etmesinin, "İsrail'in saldırılarına ve faşist ordusunun öldürme, aç bırakma ve yıkım yoluyla uyguladığı zorla yerinden etme planına ortak olmak ve destek vermek anlamına geldiğini" ifade etti.

Konsey Başkanı Fettuh, İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan El-Bureyc Mülteci Kampında yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir okulu bombalamasını, "İsrail hükümetinin suçlu zihniyetini yansıtan bir terör saldırısı" olarak nitelendirdi.

Fettuh, İsrail'in tüm uluslararası norm ve sözleşmeleri, özellikle mültecilerin ve sivil tesislerin hedef alınmasını yasaklayan Cenevre Sözleşmeleri'ni açıkça ihlal ederek masum sivilleri ve insani altyapıyı hedef almaya devam ettiğine dikkati çekti.

Konsey Başkanı Fettuh, özellikle sivilleri öldürmekle, çocukları yakmakla, Filistinlilerin evlerini yıkıp çalmakla ve masum insanları sahada infaz etmekle övünen İsrail ordusu subayları başta olmak üzere savaş suçları işleyenlerin uluslararası mahkemelerde yargılanmasını talep etti.

Fettuh, Birleşmiş Milletler'e, BM Güvenlik Konseyi'ne ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne "bu suçları durdurmak, sorumlulardan hesap sormak ve İsrail işgali altındaki topraklarda yaşayan ve Filistin halkının varlığını hedef alan saldırılara maruz kalan Filistin halkına derhal uluslararası koruma sağlanması için acilen harekete geçmeleri" çağrısında bulundu.

İsrail'den Gazze'de işgali genişletme planı

İsrail güvenlik kabinesi, son olarak 5 Mayıs'ta Gazze’de işgali genişletmeyi ve yeni "tampon bölgeler" oluşturmayı içeren saldırı planını onayladı. Plan, ordu birliklerinin işgal ettiği bölgelerden geri çekilmemesini ve Filistinlilerin Gazze’nin güneyine zorla göç ettirilmesini öngörüyor.

İsrailli askeri uzman Amos Harel, bu planın Hamas’ı ortadan kaldırma hedefine ulaşamayacağını, aksine askeri başarısızlık, esir kayıpları ve derinleşen bir insani felaketle sonuçlanacağını belirterek, “Gazze’de yeni bir felakete doğru gidiyoruz” uyarısında bulundu.

Çoğu bebek ve çocuk 57 kişi açlıktan öldü

Gazze'deki Sağlık Bakanlığına göre, İsrail’in yardım girişini engellemesi nedeniyle şu ana kadar en az 57 kişi açlıktan yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenlerin büyük kısmını bebekler, küçük çocuklar ve kronik hasta yaşlılar oluşturuyor.

Bu listeye dahil olan son bebek, Gazze kentindeki Rantisi Çocuk Hastanesinde 3 Mayıs tarihinde 4 aylıkken hayata gözlerini yuman Cinan Salih es-Sekkafi oldu. Sekkafi, yetersiz beslenme ve ileri derecede susuzluk nedeniyle hayatını kaybetti. Hastane kaynakları, ellerindeki mama, tıbbi besin ve sıvı desteğinin tamamen tükendiğini bildirdi.

Sağlık Bakanlığı, İsrail’in BM ve uluslararası kuruluşların yakıt depolarına erişimini engellediğini, bu nedenle hastanelerde sadece birkaç günlük yakıt kaldığını açıkladı.

“Hastanelerde jeneratörler durursa, yenidoğan üniteleri ve yoğun bakımlar ölüm tuzağına dönüşebilir,” ifadeleriyle durumun vahameti paylaşıldı.

Bebekler ve çocuklar ölüyor, dünya izliyor

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonuna (UNICEF) göre, Gazze’de her 10 çocuktan 9’u yeterli beslenemiyor. Temiz suya erişim yok denecek kadar az. Günde yalnızca 1 litre suya erişebilen çocuklar var; bu miktar, en az 3 litre olması gereken günlük hayatta kalma standardının çok altında.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, bu durumun "sistematik aç bırakma" anlamına geldiğini ve "savaş suçu" teşkil edebileceğini belirtiyor.

Kadınlar açlıkla, korkuyla, hijyen yoksunluğuyla mücadele ediyor

BM, Gazze’de kadınların hayatta kalmak için “günde sadece bir öğün tükettiklerini” ve çoğu zaman çocuklarına yemek bırakmak için aç kaldıklarını raporladı.

Ayrıca 100 binden fazla hamile kadın ve emziren annenin, gerekli vitamin ve besinlere erişimi olmadığı için hem kendi sağlıkları hem de bebeklerinin hayatı tehlike altında olduğu bilgisine yer verildi.

Yüzde 90’ı evsiz, barınma yok, hastalıklar yayılıyor

BM verilerine göre, İsrail saldırılarında Gazze halkının yüzde 90’ından fazlası en az bir kez yerinden edildi. Yüzbinlerce kişi ya aşırı kalabalık sığınaklarda ya da açık alanlarda barınıyor. Bu durum, başta ishal, solunum yolu enfeksiyonları ve cilt hastalıkları olmak üzere salgınları beraberinde getirdi.

UNRWA’ya göre, 400 binden fazla kişi kanalizasyon taşkınlarının ve çamurun ortasında, çadırlar olmadan açık arazilerde yaşıyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda 52 bin 567 Filistinli yaşamını yitirirken, 118 bin 610 kişi de yaralandı.

UNRWA ve UNICEF’ten çağrı

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, bir süre önce yaptığı açıklamada, "İsrail ablukası sessizce çocukları öldürüyor. Onları bombalar değil, açlık öldürüyor," ifadelerini kullandı.

UNICEF de "Gazze'de bir nesil yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Dünya bu sessiz soykırımı durdurmalı," diyerek tüm ülkelere acil ateşkes ve insani koridorların açılması çağrısı yaptı.

Felaket durdurulmazsa daha binlerce bebek ölecek

Gazze’deki insani tablo, yalnızca askeri bir çatışmanın değil, aynı zamanda sistematik bir yok etme stratejisinin sonucu olarak görülüyor.

Eğer abluka kaldırılmaz ve yardımlar derhal ulaştırılmazsa, gelecek haftalarda binlerce çocuğun daha açlık ve hastalıktan hayatını kaybetmesi kaçınılmaz olacağı değerlendiriliyor.

Uluslararası insani yardım kuruluşları girişimlerde bulunsa da İsrail’in geçiş noktalarını kapalı tutması nedeniyle yardımlar Gazze’ye ulaşamıyor. Refah Sınır Kapısı’nda bekleyen yardım konvoyları haftalardır içeri alınmıyor.

Uluslararası Af Örgütü, bu durumu “insani yardımı kasten engelleyen bir savaş suçu” olarak nitelendirdi.

BM, İsrail'in Gazze'ye yardımları "silah olarak kullanma" girişimine tepki gösterdi

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (UNOCHA) Sözcüsü Jens Laerke, İsrailli yetkililerin, Gazze'ye yönelik insani yardım planına tepki göstererek, İsrail'in, insani yardımı silah olarak kullanmak için kasıtlı girişimde bulunmakla eleştirdi.

Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısında değerlendirmelerde bulunan Laerke, iki aydan uzun süredir yardımların ulaşmadığı Gazze’ye, sınırların yeniden açılması durumunda yalnızca İsrail ordusunun belirlediği koşullar altında yardım ulaştırılmasının istendiğini belirtti.

Temel insani ilkelere uymayan söz konusu planı kabul etmediklerini belirten Laerke, "Tarafsızlık ve yardımın bağımsız bir şekilde ulaştırılması gibi temel insani ilkelere uymayan bu teklif ve planı kabul etmiyoruz. BM kuruluşları ve sivil toplum örgütlerine sunulan şey, ihtiyaç duyulanın tam tersi; tedarikleri daha fazla kontrol etmek ve kısıtlamak için tasarlanmış gibi görünüyor. Bu, insani yardımı bir silaha dönüştürmeye yönelik kasıtlı bir girişimdir." dedi.

Laerke, gıda sektöründe çalışan ortaklarının Gazze’de ellerinde bulunan tüm malzemeleri dağıttıklarını bildirdi.

Gazze’deki insanların çöpleri karıştırarak yenilebilir bir şeyler bulmaya çalıştığını duyduklarını aktaran Laerke, "Bu, yaşananların sert, acımasız ve insanlık dışı gerçekliğidir." ifadelerini kullandı.

İsrail basını, hükümetin, Gazze’ye girecek insani yardımın İsrail ordusunun koordinasyonunda ABD’li özel şirketlerle yapılmasına yönelik çalışmalar yürüttüğünü kaydetmişti.

UNRWA: İsrail, Gazze'de "kasıtlı aç bırakma" politikası izliyor

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere yönelik "kasıtlı aç bırakma" politikası izlediğini belirtti.

UNRWA'nın X hesabından yapılan yazılı açıklamada, "Gazze'deki kasıtlı ve siyasi amaçlı aç bırakma politikası, mutlak bir zulmün ifadesidir." ifadesine yer verildi.

Açıklamada, Gazze'de açlığın, insani yardımın bir "silah" olarak kullanılmasıyla çözülemeyeceği belirtilerek, İsrail'in yardım dağıtımı için önerdiği modelin, "felaket düzeye ulaşan mevcut açlığa cevap vermekten çok uzak" olduğu kaydedildi.

Açıklamada ayrıca insani yardım kuruluşlarının istisnasız tüm ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırmakta kararlı olduğu vurgulandı.

BM'den İsrail'e Gazze tepkisi: Her türlü zorla yerinden etme savaş suçudur

Birleşmiş Milletler (BM), İsrail'in Gazze'deki saldırılarını genişletme planına karşı olduklarını belirterek, "Her türlü zorla yerinden etme savaş suçudur." açıklamasında bulundu.

BM Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, AA muhabirinin, "İsrail'in Gazze'yi tekrar işgal etmesine uzantı olarak, orduya kalan binaların dümdüz edilmesi talimatı verildiğine ilişkin haberler var. Bu durumda Gazze halkının yaşayacağı yer kalmayacak. Sizce bu zorla yerinden etme tanımına girer mi? BM Genel Sekreteri'nin bu duruma tepkisi ne olur ve bunu savaş suçu olarak tanımlar mı?" sorularını yanıtladı.

Olayları savaş suçu olarak tanımlamanın uluslararası mahkemelerce yapıldığını ifade eden Haq, "Ancak biz binaların, kritik altyapıların ve yaşam alanlarının yıkılmasına karşıyız. Gazze halkının yaşayabileceği yerlerin muhafaza edilmesi gerekiyor." diye konuştu.

Haq, Gazze'deki yıkım ve insanların yerlerinden edilmesine başından beri karşı çıktıklarını anımsattı.

AA muhabirinin, "Kararın mahkemelerce verildiğini biliyorum ancak Genel Sekreter örneğin Ukrayna ya da Sudan'da olmak üzere başka durumlarda savaş suçlarına karşı uyarıda bulundu. Bu durumda da Gazze halkının yaşayacağı bina kalmaması ve zorla yerinden edilmelerine karşı savaş suçu uyarısı yapar mı?" sorusuna ise Haq, "Her türlü zorla yerinden etme savaş suçudur ve uluslararası hukuk uyarınca da böyle değerlendirilir." ifadesini kullandı.

Haq, sürecin nasıl işleyeceğini ise yine mahkemelere bırakacaklarını kaydetti.

"Zaman daralıyor, insani yardım operasyonları çökmek üzere"

Sahadaki meslektaşlarından edindiği bilgileri aktaran Haq, İsrail'in Gazze'de sürekli olarak BM insani yardım operasyonlarını engellemeye devam ettiğini bildirdi.

Haq, BM ve ortaklarının 9 haftadır hayat kurtarıcı yardım dağıtımı için elinden geleni yaptığını belirterek, "Ancak zaman daralıyor. İnsani yardım operasyonları çökmek üzere." dedi.

İsrail üzerinde nüfuzu olan ülkelere çağrıda bulunan Haq, söz konusu ülkelerin insani yardımların tekrar girişi için İsrail'e baskı yapması gerektiğini söyledi.

BM Filistin Komitesi: Gazze'deki abluka insanlık dışı ve derhal sonlandırılmalı

Birleşmiş Milletler Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanımı Komitesi (UNISPAL), İsrail'in 18 Mart’ta Gazze’deki ateşkesi bozmasının ardından başlayan saldırılar ile 2 Mart 2025’ten bu yana uyguladığı yasa dışı ablukayı kınayarak, derhal sonlandırılmasını talep etti.

UNISPAL'den yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in, 2 Mart’tan bu yana Gazze Şeridi’ne gıda, yakıt, ilaç ve ticari mal girişini tamamen keserek, Filistinli sivillerin yaşamlarını tehlikeye attığı vurgulanarak, abluka ve artan saldırıların binlerce can kaybına yol açtığı belirtildi.

Açıklamada, İsrail'in sivillere yönelik uygulamalarının uluslararası insancıl hukuku açıkça ihlal ettiği anlatılarak, “Bu insanlık dışı uygulamalara derhal son verilmelidir.” denildi.

Gazze Şeridi’nde 2 milyondan fazla insanın 2 ayı aşkın süredir İsrail kuşatması altında yaşadığı hatırlatılan açıklamada, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve gençlerin sistematik şekilde topluca cezalandırıldığı vurgulandı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardımların girişine izin vermemesinin, açlık, hastalık ve yoksunluğu daha da derinleştirdiği kaydedildi.

BM Güvenlik Konseyinin 2735 sayılı kararı doğrultusunda, acil ve kalıcı bir ateşkes çağrısı yapılan açıklamada, ayrıca, ablukanın koşulsuz şekilde kaldırılması, gıda, su, yakıt, ilaç ve diğer insani yardım malzemelerinin kesintisiz şekilde ulaştırılması, siviller ile insani yardım çalışanlarının korunması gerektiğinin altı çizildi.

Gazze’deki Filistinlilerin, “gönüllü göç” ya da “yeniden imar” söylemleriyle bölgeden çıkarılmasına yönelik önerilere de karşı çıkılan açıklamada, bu tür planların “insani ve hukuki açıdan kabul edilemez” olduğu belirtildi.

Açıklamada, haziran ayında Fransa ve Suudi Arabistan eş başkanlığında düzenlenecek üst düzey uluslararası konferansın, İsrail işgalinin sona erdirilmesi, Filistin halkının vazgeçilmez haklarının tanınması ve adil, kalıcı bir çözüm için iki devletli çözümün hayata geçirilmesi açısından kritik bir fırsat sunduğu vurgulanırken, Komite'nin konferansa aktif katkı sunmaya hazır olduğu aktarıldı.

İngiliz Bakan Falconer, İsrail'in Gazze'de operasyonlarını genişletmesine karşı olduklarını söyledi

İngiltere'nin Orta Doğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı Hamish Falconer, İngiltere Parlamentosunda yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze'deki işgali genişletme planına değinerek, "Bu karar insanların çektiği acı ve insani yardım ihtiyacı zaten kabul edilemez seviyedeyken geldi." değerlendirmesinde bulundu.

Gazze'de 52 binden fazla insanın öldürüldüğünü ve İsrail'in bölgeye yardım girişlerini 2 aydan uzun süredir engellediğini hatırlatan Falconer, "İsrail hükümetinin yaptığı bu açıklama zaten çok fazla acı ve kan dökülmesine neden olan bu çatışmanın başka bir tehlikeli aşamaya geçtiği konusunda haklı bir endişeye sebep oluyor." dedi.

Falconer, İngiltere hükümetinin bu konudaki pozisyonunu açıklayarak, "İsrail'in operasyonlarını genişletmesine kesinlikle karşıyız. Gazze'de herhangi bir toprak ilhakına yönelik girişim kabul edilemez. Filistin toprakları küçültülmemeli ya da demografik değişime tabi tutulmamalı. Bu savaşın bitmesini istiyoruz." diye konuştu.

Acil ateşkes, esirlerin salıverilmesi, insani yardımların sağlanması ve siyasi çözüme giden bir sürece girilmesi gerektiğine vurgu yapan Falconer, çatışmanın büyümesinin esirlerin güven içinde geri dönüşünü sağlamayacağını savundu.

Falconer, İsrail hükümeti kararının esir ailelerince de desteklenmediğine işaret ederek, diplomasinin hem İsrailliler hem de Filistinlilere güvenlik sağlamada tek yol olduğunu söyledi.

"İsrail hükümetinden derhal niyetiyle ilgili açıklık bekliyoruz." diyen Falconer, İsrail'in insani yardım çalışanlarına yönelik saldırılarını kınadı.

Falconer, "3 İngilizin trajik şekilde can verdiği Dünya Merkez Mutfağı'na yönelik saldırı üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. İsrail soruşturmasının sonuçlanması ve adli bir süreç başlatılıp başlatılmayacağına dair bir karar alınması için baskılarımızı sürdürüyoruz." şeklinde konuştu.

İrlanda'dan Gazze'ye insani yardım girişine izin vermeyen İsrail'e tepki

İrlanda Başbakanı Micheal Martin ve İrlanda Başbakan Yardımcısı Simon Harris, İsrail'in Gazze saldırıları ve Gazze'ye yardım girişlerini engellemesine yönelik açıklamalarda bulundu.

Martin, Gazze'de acil ateşkesin, kalan esirlerin salıverilmesinin ve bölgeye insani yardımın kesintisiz şekilde yapılmasının önemine vurgu yaparak, "50 günden uzun süredir gıda, ilaç ve temel ihtiyaçların Gazze'ye girmesine izin verilmiyor. İsrail, insani yardım girişine bloke uygulayarak, Gazze'yi açlık krizine yaklaştırıyor." dedi.

"Koşullar ne olursa olsun sivil nüfusa açlık ve acı yaşatmak ilke olarak ve yasal olarak yanlıştır." diyen Martin, "Bu davranış kesinlikle savaş suçu teşkil ediyor. Ayrıca Gazze'dekilerin yerinden edilmesi ve kalıcı işgali konuşmak da tamamen kabul edilemez. Bu sadece uluslararası hukuka aykırı olmakla kalmıyor. Tarih bize bu durumun hiçbir çözüm sunmadığını gösterdi." diye konuştu.

Martin, iki devletli çözümün kalıcı barış ve güvenliği sağlamada tek yol olduğunu belirterek, uluslararası toplumun bu konuda çabalarını artırmak için işbirliğini sürdüreceklerini anlattı.

İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Harris ise şunları kaydetti:

"Gazze'ye insani yardım girişinin engellenmesi karşısında ne kadar iğrendiğimizi ve dehşete kapıldığımızı diplomatik olarak ifade edecek cümle bulmakta zorlanıyoruz. Çocuklar açlık çekiyor. En temel ağrı kesicilere ulaşılamıyor. Hastaneler vuruluyor ve Gazze'deki ölü ve yıkımın büyüklüğü hayal edilemez seviyede."

Gazze'de kıtlık yaşanması riskine değinen Harris, "Bunun yaşanmasına izin veremeyiz. İnsanlar tarihte geri gidip bu günlere baktığında, 'insanlar yeterince bir şey yapmadı.' diyecek." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.