cihad

Diğergâmlık, Bütün İnsanlığa Yardım Etmektir

Diğergâmlık, insanların sadece maddî ihtiyaçlarıyla değil bütün sıkıntılarıyla meşgul olmayı gerektirir.

Laf Mücahidi Nedir?

Musa Topbaş Hocaefendi'nin laf mücahidleri diye tanımladığı kişiler kimlerdir?

Yüzakı Dergisi, Ağustos Sayısı Çıktı!

Yüzakı Dergisi, Ağustos ayında çıkan 126. sayısıyla raflardaki yerini aldı. Derginin kapak konusu "Faziletler Semâsında İnsan İnşâsı".

Osmanlı Cihadı Neden Terk Etmedi?

Sultan 2. Murad Han ile devrin büyük mânâ sultanlarından olan Hacı Bayrâm-ı Velî Hazretleri’nin görüşme ve mükâlemeleri, rivâyetlere göre şöyle olmuştur...

"ihanet" Osmanlı'yı Az Kaldı Yıkacaktı

Ankara Savaşı'nda Timur'un ordusuna yenilen Osmanlı, bu savaştan sonra Fetret devrine girmiş ancak kısa bir sürede kendisini toparlamıştı. Bu savaşın arka planında ve sonucunda neler yaşandığı ise bize tarihin ne kadar önemli olduğunu bakın nasıl kanıtlıyor.

Osmanlı'nın Yönünü Değiştiren Sultan

Osmanlı pâ­di­şahlarının üçüncüsü olan 1. Murad Han (1326-1389),  Anadolu'da sükûn ve huzuru kısa zamanda sağladıktan sonra istikametini Rumeli'ye çevirmiş ve Haçlılarla savaşarak tarihin akışını değiştirmiştir.

1 Deniz Gazvesi 10 Kara Gazvesine Bedel!

Peygamberimizin "Bir deniz gazvesi, on kara gazvesine bedel" diyerek taltif ettiği deniz cihadının, İslam'ın inkîşafındaki rolü ve önemi nedir?

İstanbul'un Fethinden Çıkarılacak Dersler!

Yine bir Fetih ayına ulaştık. Varlığımızı çepeçevre kuşatan İstanbul’un diri ruhu varlığımıza derin manalar katıyor ve gönendiriyor.

Mutluluğun Yolu Bu İbadette

Sırat-ı müstakîm kişinin toz olduğu, kul olduğu, kurban olduğu bir yoldur. Bu yol bütün kâinata rahmet olarak gönderilen Peygamberin ayağının tozu olup O’nu takip edilen yoldur. Bu yol insan üstüdür. Bu yol, insanlık için insanlığın yoludur. Bu yol, cihad yoludur. Bu yol, kendini feda etme mutluluğunun yoludur.

Tüm Haliyle Örnek İnsan

Cenab-ı Hak bir hadis-i kutsisinde “Levlâke levlak lema halaktül eflak: Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım[1]” buyurmaktadır. Alemlerin sahibinin bu lütuf ve tevccühüne, hitabına mazhar olan kişi şüphesiz ki Efendimiz Hz. Muhammed’dir –sav-. Cenab-ı Hak yüce kitabında “Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.[2]” buyuruyor.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.