cihad

İstismar Edilen İslami Kavramlar

İnsan, kelimelerle düşünür; lisan ile tefekkür ufkunu genişletir. Bu sebeple, kelime kadrosu daraltılmış veya mefhumlarının mânâları çarpıtılmış bir lisan ile, İslâmî tefekkürün derin ufuklarına yol bulmak mümkün değildir.

Türkiye Yeni Bir Döneme Girdi

15 Temmuz darbe gecesini yaşadıktan sonra Türk milleti yeni bir döneme girdi; büyük savaş, “Cihad-ı Ekber” dönemi. Nasıl savaşmalıyız? Zihnimizi ve gönlümüzü temizleyerek, içimizdeki putları kırmak gerekir. Kendimizi kötülükten, şeytânî kuvvelerden, sahte tanrılardan ve kalbimizi istila edip orada hüküm süren putlardan temizlemek gerekir. Bu bir iç temizliktir.

Hak Yolunda Uyumayan Gözler

“Allah yolunda nöbet beklemekte vesâir din ve vatan hizmetlerinde uyumayan göze cehennem haram kılınmıştır.” (Nesâî) 

80 Yaşında Allah Yolunda Savaşmayı Terk Etmedi

Uzun sü­re hiz­met­te bu­lu­nan bâ­zı şa­hıs­lar­da za­man­la hiz­me­te kar­şı bir doy­gun­luk duy­gu­su olu­şur ki bu du­rum, hiz­met eh­li adı­na bir teh­li­ke baş­lan­gı­cı­dır. “Ar­tık ye­ter” duy­gu­su, ki­şi­yi dün­ya­ya çe­ken bir nefs fı­sıl­tı­sı­dır. Bu vaziyet, insanın kendi eliyle kendisini tehlikeye atma gafletinden başka bir şey değildir.

Ebû Reyhâne (ra) Kimdir?

 Ebû Reyhâne radıyallahu anh gönlü cihad ruhuyla dolu, ilim âşığı bir sahabi!..

Kendini Fethetme Kılavuzu

Fetih süreci, tövbe ile başlayan, Hakka yönelişle devam eden, itaat ve takvâ ile başarıya ulaşan bir süreçtir. Rabbimiz, kendini arıtma ve arındırma ameliyesine soyunanların kurtuluşa ereceklerini ve fakat böyle bir yola girmeyip de nefsini kendi haline terkedenlerin ise kaybedeceklerini haber verir.

İmanlarına Sadık Olanların Alameti

İmâm-ı Rab­bâ­nî Haz­ret­le­ri, hiz­met ede­nin, hiz­met edi­len­le­ri bir nî­met bi­le­rek on­la­ra kar­şı te­şek­kür edâ­sı için­de bu­lun­ma­sı gerektiğini şöy­le ifâ­de eder...

Taklid İslamı Korumuş mudur?

Prof. Dr. Orhan Çeker, İslamı taklid etmenin Cihad etmek kadar koruduğunu anlatıyor...

Büyük Güçler Savaşmaz Silah Verip Savaştırır!

Suriyeli alim Cevdet Said, "Dünyada kötüler dışında savaşı yöntem olarak kullanan insan kalmamıştır. Onun için büyük güçleri birbirleri ile savaşmaz, hep küçükleri birbirleri ile savaştırırlar" dedi.

Anzaklı Ömer'in Hikâyesi

Çanakkale destanının yıllar sonra ortaya çıkan hikmet ve ibret dolu, bereketli bir neticesi olan hâdise.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.