Lise 4. sınıf müfredatında bulunan "Hayatın Başlangıcı ve Evrim" ünitesi müfredattan çıkarıldı.
Materyalist bakış açısıyla ve filozofik yaklaşımlarla kâinata depolanmış bilgileri okuyup anlayabilmek mümkün olsaydı, bizler şimdi geçmiş filozofların izinden hayranlıkla gidip huzur bulan insanlar olurduk. Yıllarca bu kadar akıl almaz hâdiseleri, cansız bir “tabiat ana” felsefesiyle ya da uyduruk, kasıtlı “evrim teorisi”yle okuduk da ne oldu? Mutlak hakikat değişti mi?
İnsanın var oluşu için yıllar öncesinden hazırlık yapılmakta, büyük anne ve büyük babalarımız, kendi annelerinin karnında daha 6 haftalıkken anne-babalarımızı oluşturacak hücrelere sahip olmaktadır. Böylece bizimle ilgili karar da alınmış olmaktadır.
ABD'de yapılan araştırmada, yeşil yapraklı sebzelerin beyni koruduğu ve gençleştirdiği belirlendi.
Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı, Gazeteci-Yazar Kemal Özer, Kur'an-ı Kerim'in GDO'lu ürünlere yaklaşımını İslam ve İhsan‘a anlattı. "Gıdanın helal olmasının birinci şartı; tayyib olması, fıtratının bozulmamasıdır" diyen Özer, bu minvalde gaz yağının gıda katkı maddesi olarak kullanılmasını örnek verdi.
Gıda Güvenliği Hareketi’nin Başkanı, Gazeteci-Yazar Kemal Özer, son zamanlarda Ebola salgını sonucu gündeme gelen Ebola aşısının arka planını İslam ve İhsan'a anlattı. 2015'te Ebola aşısının piyasaya sürüleceğini söyleyen Özer, aşının uzun vadede toplum sıhhatini bozmak için kullanılacağını belirtti. Domuz Gribi aşısında olduğu gibi hataya düşülmemesi gerektiğine vurgu yapan Gıda Hareketi Başkanı, "Siyonizm’e karşı duracağız ama Siyonistlerin aşısını kullanacağız. Bu bir tezat değil midir?" Dedi.
Gıda Güvenliği Hareketi'nin Başkanı, Gazeteci-Yazar Kemal Özer, son zamanlarda Ebola salgını ile gündemde olan 'Biyolojik-Terör' gerçeğini İslam ve İhsan'a anlattı. Orta ve Batı Afrika’da 4 bin 500’e yakın kişinin ölümüne neden olan Ebola salgını için 'Küresel güçlerin Biyo-terör silahı' tanımlamasını yapan Özer, Mers, Ebola, şarbonlu mektuplar gibi biyo-terör faaliyetlerinin kurgulanmış bir soğuk savaşın tezahürü olduğunu dile getirdi.
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.