Filistin’de Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde Gösteriler Düzenlendi

Batı Şeria’daki Filistinliler, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etti; Nekbe’nin 77. yılında yaşanan büyük felaketi andı.

Nekbe'nin (Büyük Felaketi) 77'nci yılında Ramallah kenti başta olmak üzere, Batı Şeria’daki kent, belde ve Filistin mülteci kamplarında, çeşitli gösteriler düzenlendi.

BATI ŞERİA'DA NEKBE (BÜYÜK FELAKET) PROTESTOSU

Filistin yönetimi ile grup temsilcileri Ramallah’ta bulunan Yasir Arafat’ın kabrine çiçek bırakırken, Nekbe’nin 77’inci yılına atfen, yerel saatle 12.30’da 77 saniye süren bir siren çaldı.

Ramallah’ın el-Menara Meydanı'nda toplanan yüzlerce Filistinli, geri dönüş hakkını ve saldırıların sonra ermesini talep eden sloganların yer aldığı afişler ve dövizler taşıdı.

Burada bir konuşma yapan Fetih Hareketi Başkan Yardımcısı Mahmud el-Alul, “Bugün Nekbe'nin 77. yıl dönümünü anıyoruz. Yaşanan acılara, verilen fedakarlıklara, işgalcilerin halkı dağıtma ve davayı sona erdirme çabalarına rağmen halkımız direndi, toprağına ve haklarına sahip çıktı.” dedi.

Alul, sivil direnişe itibarın iade edilmesi çağrısı yaparak, “Tüm yaşananlara rağmen halkımız haklarına sıkı sıkıya sarılıyor ve ne kadar sürerse sürsün, özgürlük ve bağımsızlık için çabalamaya devam edecek.” şeklinde konuştu.

Filistinliler, 14 Mayıs 1948'de İsrail'in işgal ettiği topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve halkı zorunlu göçe tabi tutulması nedeniyle, 15 Mayıs'ı Nekbe (Büyük Felaket) olarak anıyor. Batı Şeria ve Doğu Kudüs de 1967'den bu yana İsrail işgali altında bulunuyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.