alimler

İmam-ı Rabbani Hazretlerinin Sultanlarla Münasebetleri

İmam-ı Rabbani Hazretlerinin sultanlarla münasebetleri...

Peygamber Efendimizin Gözleri Yaşartan Öğüdü

Sahâbe, Resûl-i Ekrem’in sözleri karşısında ürperir, kalpleri titrer ve gözlerinden yaş akıtarak ağlarlardı. Bütün bunlar, samimiyetle inanmanın, itaat arzusu içinde olmanın, Allah ve Resûlü’nü sevip, saymanın birer göstergesidir. Kur’an ve Sünnet karşısında bizlerin de örnek almamız gereken davranışlardır.

Gönül Kazanmanın En Kolay Yolu

Gönül almanın ve gönle girmenin en kolay ve emin yolu, hizmetten geçer. İnsanın hayat kalitesini geliştirmesi ve mânen seviye kazanması bakımından, gönül himmeti alması önemlidir. Özellikle sâlihlerin, Rabbânî âlimlerin, mahzunların, muhtaçların ve mazlumların dualarına vesile olacak hizmetler, gönül himmetine nâiliyyet bakımından bulunmaz feyz kaynaklarıdır.

İlme ve Âlime Hürmet Kişinin Mertebesini Yüceltir

Cenâb-ı Allah, ilmi ve âlimi aziz kılmıştır. Allah’ın aziz kıldığını izzetli tutanı da Yüce Mevlâ aziz kılar. İşte bu sebepledir ki ne zaman devlet erkânı, ilmi ve âlimi üstün tutmuşlar ise devletleri de yücelmiş ve iktidarları dâim olmuştur.

Peygamber'in Diyarına Yolculuk

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) diyarına bir yolculuk...

Allah'ın Razı Olduğu Kullar

Onlar öyle bir nesildir ki, Yüce Rabbimiz kendileri hakkında “Allah onlardan, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır” hükmünü tüm insanlığa ilan etmiştir. 

Yok Denecek Kadar Azalan Davranış

Sevgili Peygamber Efendimizin (s.a.s) “Alimlere hürmet ve ikram ediniz. Çünkü onlar (dini tebliğ bakımından) peygamberlerin varisleridir. Kim onlara ikram ederse, şüphesiz Allah Teâlâ’ya Resulüne ikram etmiş olur.” buyuruyor. 

Sufinin Her Şeyden El Ayak Çekmesi Makbul Değil!

İmam Rabbânî, dünyaya sevginin alâmeti olarak insanın dünyevî menfaatlerini Allah’ın emirlerine tercih etmesini göstermiştir. Dünya işi ile âhiret işi çatıştığında veya Allah’ın emri ile nefsinin arzusu çatıştığında hangi tarafı tutuyorsak o tarafı seviyoruz demektir.

Bildikleriyle Amel Etmeyen Alimler

Cenâb-ı Hak, ilimlerini dünyevî ve nefsânî menfaatlerine âlet eden, bildikleriyle kendileri amel etmeyen âlimleri Kur’ân-ı Kerîm’inde; “kitap hamallığı yapan merkepler” olarak tasvir eder. İhlâs ve takvâdan uzak, gâfilâne amel işleyenlere de “yazıklar olsun” buyurur. 

Alimleri Tanımanın İncelikleri

İslam'a zarar veren alimleri kötülerken, genelleme yapmayalım, iyileri de aynı kazana atmayalım ki halkın ilim adamlarına karşı güveni sarsılmasın. Dikkat edelim, yanlışı tesbit çok kolaydır. Doğruyu tesbit çok zordur. Kendini yetiştirerek ümmete birer yıldız gibi yol gösteren alimler de vardır. Üstelik onlara çok da ihtiyacımız vardır.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.