Süt Lekesi Nasıl Çıkarılır?

Özellikle şekerli, kakaolu, meyveli süt lekesi çıkarılması zor olan lekelerdir. Leke oluştuğu anda doğru şekilde müdahale etmek gerekir.

İlk anda doğru müdahale edilmesi durumunda lekeden iz kalmayacaktır. Fakat oluştuğu anda müdahale edemezseniz leke kurur ve çıkarılması daha da güçleşir. Süt lekesi eğer yıkanabilir kumaşta oluştuysa işiniz daha kolay olacaktır. Yıkanamayan kumaşlarda daha özen göstermeniz gerekir.

Yıkanabilir kumaşta oluşan süt lekesi bol sabunlu bir bezle silinerek temizlenebilir. Yıkanabilecek giysiler beyaz sabun ile köpürtülür. Hafifçe çitiledikten sonra suyun altına tutarak durulayın ve kurumasını bekleyin. Yıkanamayan kumaşlarda benzin kullanabilirsiniz. Benzin yanıcı bir madde olduğu için dikkatli olmalısınız. Yanıcı ve yakıcı maddelerden uzak durmanız gerekir.

Lekeli bölgeyi benzine batırdığınız temiz bir bezle silin. Bu işlemi hafifçe uygulayın, kumaşa zarar vermeyin. Temizlik işlemi bittikten sonra benzinin iyice uçması sağlanmalıdır. Kumaş havalandırılmalı ya da kumaşa hafifçe vurularak benzinin uçması sağlanmalıdır. Ardından kumaş bol su ile yıkanıp durulanmalıdır ve ters çevrilmelidir. Son olarak lekelenmiş bölgenin üzerine nemli bez konularak ütülenir.

Masa örtüsü gibi kumaşlar yıkanabilir kumaşlar olduklarından makineye atılıp normal şekilde yıkanabilirler. Eğer leke kurumuşsa kumaş makineye atılmadan önce lekeyi bol sabunla köpüklemek gerekir.

Halının üzerine dökülen sütün fazlası bir kumaş ya da kağıt yardımıyla alınmalıdır. Ardından bir kovaya ılık su koyun ve suya biraz sıvı sabun ekleyin. Yumuşak ir sünger yardımıyla lekeli bölgeye köpüğü yayın ve halıyı hafifçe ovun. Lekeli kısmı durulayarak temizleyin. Son olarak da halının ıslaklığını almak için fazla suyu kağıt havluyla alın.

Kaynak: Evhayat.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.