Suriyeli Aileyle Eşyalarını ve Ekmeğini Paylaşıyor

İzmir'de, eşinden kalan 600 lira emekli maaşıyla geçinen 70 yaşındaki Nebiha Acar, zor şartlarda yaşamaya çalışan Suriyeli aileyle eşyalarını ve ekmeğini paylaşıyor.

İzmir'in Konak ilçesi Çimentepe Mahallesi'ndeki evinde yalnız yaşayan 70 yaşındaki Nebiha Acar ile ülkesindeki çatışmalardan kaçarak 5 kişilik ailesiyle Suriye'nin Haseke kentinden Türkiye'ye sığınan Hashemi ailesi arasında herkese örnek olacak nitelikte dostluk bağı kuruldu.

Bir akşam, evinin karşısındaki boş binaya sığınan birilerini fark eden Acar, iç savaştan ve Avrupa'da daha iyi bir yaşam hayaliyle geldikleri İzmir'de göçmen kaçakçıları tarafından yarı yolda bırakılan 3 çocuklu Suriyeli ailenin kapısını çaldı. Eşinden kalan 600 lira maaşla geçinmeye çalışan Acar, soğuk havada üşüyen Suriyeli aileye hemen onları ısıtacak yatak ve battaniye verdi.

Daha sonraki günlerde Suriyeli aileye yemek vermeye başlayan hayırsever kadın, çocuklarından aldığı bazı ev eşyalarını da sığınmacılara ulaştırdı.

Geçim sıkıntısı çekmesine karşın Suriyeli komşusuyla ekmeğini paylaşan Nebiha Acar, Hashemi ailesinin Türkiye'deki "annesi" ve "gülen yüzü" oldu.

"EVLATLARIM GİBİ GÖRÜYORUM"

Nebiha Acar, Suriyeli kimya mühendisi Ammar Hashemi, öğretmen eşi Fadela Abed ile çocukları Obedallah (14), Muhammad (12) ve Sara (7) ile aile gibi olduklarını belirterek, "Kendilerine yemek de veriyorum. Bir öğün yemekten 20 kişi doyar. Gönül zengin olsun. Muhtaca yardım etmedikten sonra ne faydası var. Şimdi çocuklar geliyorlar bana hatırımı soruyorlar. Bundan güzel şey olur mu? Çocuklar ilk günden sokağa çıksın, oyun oynasın ve bizlere karışsın istedim çünkü ben onları kendi evlatlarım gibi görüyorum. " dedi.

"ANNE ŞEFKATİYLE YAKLAŞIYOR"

Fadela Abed de Türkiye'ye ilk geldiklerinde sevdiklerinden ayrı düştükleri için mutsuz olduklarını ancak kendilerine destek olan Nebiha teyzenin yüzlerini güldürdüğünü söyledi.

Çok iyi bir insanla karşılaştıkları için Allah'a şükrettiklerini de anlatan Abed, "Kendisi bize anne şefkatiyle yaklaşıyor. Türkiye'de bir annem olduğu için çok mutluyum. Bize yardım elini uzatınca hayatımız bir anda değişti. Zor durumda kaldığımızda onun da evinde uyumadığından, bizi düşündüğünden eminim." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.