Suriye’de Zulmünün Tanıkları

DEAŞ'ın hava saldırısında evi yıkılan Bab ilçesi sakinlerinden Kadur, oğlunun naaşının hala enkaz altında olduğunu anlatarak ''Oğlum ve 5 kişinin cesedi 18 gündür enkaz altında. Oğlumun cenazesini enkaz altından çıkarıp defnetmek istiyorum" dedi.

Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) destekli Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO), DEAŞ'tan kurtardığı Halep'in Bab ilçesine geri dönen terör örgütü zulmünün tanıkları bir yandan yaşadıkları kötü anları unutmaya bir yandan da yaralarını sarmaya çalışıyor.

Halep kentinin kuzeydoğusunda yer alan ve uzun çatışmaların ardından DEAŞ'tan kurtarılan Bab'da örgütün bomba yüklü araçlarla düzenlediği saldırılar sonucu ilçe adeta harabeye dönmüş durumda. Bir zamanlar ticaretin merkezi olarak kabul edilen Bab'da terör örgütü DEAŞ çatışmalar boyunca sivillerin evlerini, okul, cami ve düğün salonlarını karargah olarak kullandı.

Çatışma ve hava saldırıları sırasında sivilleri de canlı kalkan olarak kullanan terör örgütü DEAŞ, ilçeden çıkmak isteyenleri alıkoyarak, onlara tünel kazdırdı. Aynı zamanda sivillere ait binaların bodrum katlarını da karargah olarak kullanan DEAŞ, koalisyona ait savaş uçaklarının sivillerin evlerini bombalamasına neden oldu.

"OĞLUMUN NAAŞI HALA ENKAZ ALTINDA"

Terör örgütü DEAŞ'a ait bir karargaha yakın olduğu için hava saldırısında evi yıkılan Bab sakinlerinden Abdulbasit Kadur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, terör örgütü DEAŞ'tan kurtarılmadan birkaç gün önce ilçeyi terk ettiğini ancak kurtarıldıktan hemen sonra da geri döndüğünü söyledi.

İlçeden ailesiyle birlikte birçok defa kaçmak istediğini fakat örgütün kontrol noktalarından her seferinde geri çevrildiğini ağlayarak anlatan 50 yaşındaki Kadur, ''DEAŞ karargahı binamızın yakınındaydı. Savaş uçağı karargahı bombaladı. Saldırıda bizim bina da çöktü. Binada 7 tane dairem vardı. 19 yaşındaki oğlum binadaydı. Bombardımanda oğlum, dayım ve komşularım öldü. Onların naaşı hala enkaz altında.'' diye konuştu.

Oğlunun naaşının hala enkaz altında olduğunu gözyaşları içinde anlatan baba Kadur, şu ifadeleri kullandı:

''Oğlum ve 5 kişinin cesedi 18 gündür enkaz altında. Sivil savunma ekiplerinden enkazın kaldırılmasını istedik. Oğlumun cenazesini enkaz altından çıkarıp defnetmek istiyorum. Birkaç gün Çobanbey'e gittim. Oğlumun cesedinin enkaz altında olmasına dayanamayarak tekrar Bab'a döndüm.''

''DEAŞ İLÇEDEN AYRILMAK İSTEYENLERE İZİN VERMEDİ"

Terör örgütü DEAŞ'tan kurtarıldıktan sonra ilçede her geçen gün hayatın normale döndüğünü anlatan jeneratör tamircisi Ahmed Muaze Ebu Mahmud da ''Hain terör örgütü DEAŞ'tan kurtarılan kentimize geri döndük. İlçeye halk yavaş yavaş dönmeye başladı. Yıkılan yerler zamanla tekrar yapılır. Tabii ki bunlar için de biraz zamana ihtiyacımız var.'' ifadesini kullandı.

Terör örgütünün yerle bir ettikten sonra kentten kaçtığını aktaran Mahmud şunları kaydetti:

''DEAŞ ilçeden ayrılmak isteyenlere izin vermeyerek halkı ÖSO birliklerine ve koalisyon uçaklarına karşı canlı kalkan olarak kullandı. Şehre mayın döşeyen DEAŞ özellikle sivillerin evlerine patlayıcılar yerleştirdi. Sokak ve caddeler patlayıcılardan geçilmiyordu. ÖSO birliklerine bağlı bomba imha uzmanları ile sivil savunma ekipleri kentteki DEAŞ'ın döşediği mayın ve patlayıcıları temizlemeye devam ediyor.''

TSK ve ÖSO, 24 Ağustos'ta başlayan Fırat Kalkanı Harekatı'nda Azez-Cerablus arasını terör örgütlerinden temizledikten sonra Aralık 2016 başında Bab'a yönelmişti. 23 Şubat'ta Bab'ı DEAŞ'tan kurtaran TSK destekli ÖSO birlikleri, aynı gün ilçenin Kabasin beldesi ile Bizza köyünü de örgütten geri almıştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.