Suriye'de 200 Binden Fazla İnsan Öldü

Suriye İnsan Hakları Örgütü Suriye iç savaşında şimdiye kadar 180 bin 455'i sivil olmak üzere 216 bin 70 kişi hayatını kaybettiğini açıkladı.

Beşinci yılına giren Suriye iç savaşında şimdiye kadar 180 bin 455'i sivil olmak üzere 216 bin 70 kişi hayatını kaybetti.

Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR) Suriye'de iç savaşın başladığı Mart 2011'den bu yana 180 bin 455'i sivil olmak üzere, 215 bin 834 kişinin öldüğü bildirildi.

Açıklamada, rejim güçlerinin muhalifler ve siviller dahil 207 bin 384 kişiyi öldürdüğü belirtildi.

Bunlardan 18 bin 437'si çocuk, 18 bin 627'si kadın 178 bin 491'inin sivil olduğu belirtilen açıklamada, 11 bin 491 kişinin ise işkence sonucu cezaevlerinde hayatını kaybettiği ifade edildi.

Açıklamada rejim güçlerinin 28 bin 893 muhalifi öldürdüğü de bildirildi.

Açıklamaya göre, rejime ait güçlerin kara ve havadan çeşitli kentlerde düzenlediği saldırılarda, hastane, okul, cami, kilisenin aralarında bulunduğu 2 milyon 900 bin yerleşim yeri hasar gördü, 920 bin yerleşim yeri rejimin bombardımanı sonucu yıkılarak, kullanılmaz hale geldi.

Rejimin saldırılarında 2 bin 91 cami, 41 kilise, 327 hastanenin saldırıya uğradığı, yüzlercesinin kullanılmaz hale geldiği aktarıldı.

PYD VE DAEŞ'İN VERDİĞİ KAYIPLAR

Açıklamada ayrıca, PKK'nın Suriye kolu PYD ve terör örgütü DAEŞ'in saldırılarında da 8 bin 450 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi.

PYD'nin saldırılarında ölen 273 sivilin arasında 36 çocuk, 11 kadının bulunduğu ifade edildi.

Açıklamada, DAEŞ saldırılarında ise 126'sı kadın, 205'i çocuk olmak üzere bin 458 sivilin ve 3 bin 354 muhalifin hayatını kaybettiği bilgisine yer verildi.

ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin DAEŞ'e hava saldırılarında ise 3'ü kadın, 71'i çocuk 233 sivil ve 3 muhalif yaşamını yitirdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.