Şükrü Tevbesine, Tevbesi Şükrüne Karışan Avcı

Hayvanları avlamak; rızık maksadıyla insana bahşedilmiş bir nîmet sebebidir. Ama rızık niyetiyle değil de artık bir zevke, bir tutkuya dönüşüyorsa, bunda hayır var mıdır?

Öğlen namazından yeni çıkılmış, kimileri dünyadan göçüp gidenlerinin ziyaretine koşmuş, kimileri heyecanlı bir alışveriş telâşında… Çünkü bir bayram arifesi ve maddî-mânevî pek çok rızık dağıtılıyor.

RIZIKLARIN EN ÖNCELİKLİSİ

Gelip geçenin çok olduğu bu yoğun alışveriş saatinde, müşterilere yetişmeye çalışmanın koşuşturmasında, bir ara, dükkânın kapısının önünde, dökülen pirinç tanelerini toplayan serçeleri fark etti. Onlar da heyecanla rızık peşindeydiler. Burası, hemen hemen yeni açılan bir gıda dükkânıydı. Gıda; nîmet, yani rızıkların en önceliklisi...

Bazen sıradan bir manzara, insanı derin tefekkürlere götürür ya da verdiği mesajla zihinlerde şimşekler çaktırabilir. Kuşların dükkân önündeki telâşına öyle bir daldı ki, birden uzaklara gitti.

Önceleri aynı dükkân, av malzemeleri satıyordu. Rızık için başka bir çabadaydı bu dükkân... Hafta sonları, meraklılarının avcılık hobisiyle gittikleri, dağ-bayırdaki keklik, kaz, ördek, bıldırcın gibi kuşları vurmak için silâhlar ve tuzağa düşürmek için yalancı sesler çıkaran avcı düdükleriyle doluydu bu dükkân... Önceleri kuşları avlamak için silâh satıyor, kuşları hedef alıyordu bu dükkân…

HAYVANLARI AVLAMAK

Hayvanları avlamak; rızık maksadıyla insana bahşedilmiş bir nîmet sebebidir. Ama rızık niyetiyle değil de artık bir zevke, bir tutkuya dönüşüyorsa, bunda hayır var mıdır? Evdeki çocuk, o bıldırcın etini yediği zaman başı göğe ermiyor, ama o bıldırcının yavruları anneyi beklerken rızıksız kalıp ölüyordu. Bunda korkunç bir tezat yok muydu?

Kuşlarda, diğer hayvanlara göre biraz daha âile ve yuva meyli vardır. Kim bilir, namludan çıkıp dağılan fişek, kaç yuva dağıtıyordu? Onların âhı yok muydu? Serçelere dönüp baktı tekrar...

“-İyi ki doğru bir kararla gıda satışına geçmişiz.” dedi.

Eskiden beri maîşet muhasebesi yapılan bu dükkânda, şimdi nefis muhasebesi yapılıyordu. İdrâk ettiğine, idrâk ettirene şükretti. Ama içinde de yer etti. Eve gittiğinde kafasında döndü dolaştı kavramlar: Kuş, yuva, rızık, av, tutku... Birkaç gün geçtikten sonra kesin bir kararla, artık bu merakından tamamen vazgeçip elbise, çizme, avcılığa dair ne varsa hepsine vedâ etti. Şükrü tevbesine, tevbesi şükre karıştı.

Kaynak: Ayşegül Çakır, Şebnem Dergisi, Sayı: 191

İslam ve İhsan

İSLAM'DA HAYVAN HAKLARI

İslam'da Hayvan Hakları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.