Sirkenin Faydaları

Sirkede yüzde 6-7 oranında asetikasit (sirke ruhu) mevcut. Bilhassa bu sirke asidi; iştah açar, sindirim salgıların artırıp hazmı kolaylaştıran ve sirkeye ferahlatıcı hoş kokusunu veren maddedir.

Sirke, elma veya üzüm suyunun 15 gün kadar bir kapta üstüne tülbent örtülerek bekletilmesi ve süzülmesiyle elde edilir. Böylece meyve kalıntılarından arındırılır. Hava almasına imkan vermeyen şişelere tam dolacak şekilde aktarıldıktan sonra serin, loş ve güneş ışığı almayan bir mekanda saklanır.

Sirkenin tam bir şifa kaynağı olduğu günümüzde anlaşılmıştır ve hayatımız için önem arz eden çok sayıda mineral ve vitaminleri ihtiva ettiği bilinmektedir.

Şifa amacıyla kullanmak için; bir bardak suya 2 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1-2 tatlı kaşığı bal katarak, günde 3 defa, mümkünse yemeklerden önce (fazla kilo problemi için de etkili olan elma sirkesi bu amaçla kullanılır) mutlaka alınmalıdır. Yine her sabah aç karına bir defa alırsak sağlığımızı korumada faydalıdır. Sirkeyi salatalarda, çorbalarda vs. aroma vermek ve iştah açmak için de kullanabiliriz.

sirke

SİRKENİN SAĞLIĞA FAYDALARI

  • Sirke asidi normal dozlarda dahi mikrop öldürücü özelliğe sahiptir. Bu sebeple bazı salğın hastalıklara karşı tıbbi ve ciddi bir tedbir olarak hep tavsiye edilir.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirerek nezle, grip, boğaz ağrıları gibi enfeksiyonlara yakalanmayı engeller.
  • Sirke sindirimi kolaylaştırır. Hazımsızlığa iyi gelir. İştahı açar. Bu sebeple birçok yemek ve salatalarda tat ve çeşni için kullanılır.
  • Barsak gazına ve kabızlığa iyi gelir.
  • Sirke mide hararetini giderir. Safrayı keser.
  • Safra rahatsızlıklarına iyi gelir ve safra akıntısını tanzim eder.
  • 'Kalp ve sinirleri kuvvetlendirmede düzenli olarak elma sirkesi bal karışımı alınması tavsiye edilir. Yine bu karışım muhtevasında olan A ve diğer vitaminlerle görmeyi keskinleştirir.
  • Sirke kandaki kolesterolu düşürerek kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu rol oynar.
  • İçerdiği doğal asitler ve enzimlerle kanın daha sağlıklı ve ince akmasını sağlar.
  • Elma sirkesi yüksek miktarda kalsiyum, yani kemik ve dişler başta olmak üzere insan vücudunun en temel minerallerinden birini ihtiva etmektedir. Böylece kemikleri mineral bakımından zenginleştirerek osteoporozu (kemik erimesi) önler.
  • Kadınlarda adet ağrılarına ve anormal akıntılara karşı tesirlidir.
  • Sirkeyle soğuk su friksiyonları en zararsız ateş düşürücü, keza vücuda sükunet ve ferahlık veren bir tatbikat olur.
  • Egzama ve yaralara sürülürse büyük ölçüde şifa etkisi vardır.
  • Başta damarlar, karaciğer, böbrekler olmak üzere vücudu toksinlerden (zehirli atık maddeler) arındırır, yağlı mukus kalıntılarını parçalar.
  • İdrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplarda, yaban arısı sokmalarında, saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çınlamasında da kullanılır...

"SİRKE, NE GÜZEL KATIK!"

Peygamber Efendimiz -aleyhisselatü vesselam-, Mekke'nin fethinde, amcası Ebu Talib'in kızı Ümmühani'nin evini şereflendirmişti. Ona: 'Yanınızda yiyecek bir şey var mı?' diye sordu.

Ümmühani, mahcup bir ses ile cevap verdi: 'Hayır, kurumuş ekmek kırıntıları, tuz ve biraz da sirke var. Ben de, bunları sana ikram etmekten utanırım...'

Mübarek ömrü boyunca, önüne konulan hiçbir yemeği küçümsemeyen ve beğenmemezlik etmeyen Allah'ın Resulü: 'Getir onları!' emretti. Sonra o kuru ekmekler suyun içine ufalandı. Bir miktar tuz ilave edildikten sonra da, üzerlerine sirke döküldü!

Bu mütevazi yemeği, afiyetle yiyen Peygamber Aleyhisselam, Rabbine hamd duaları ettikten sonra, şöyle buyurdu: 'Ey Ümmühani! Sirke ne güzel katıktır! Sirkesi bulunan bir ev, katıktan mahrum sayılmaz!'

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.