Salih Nedir?

Salih nedir, ne anlama gelir? Salih kelimesinin sözlük anlamı nedir? Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde salih kavramı hangi anlamlarda kullanılmaktadır? Salih kavramı ile ilgili ayet ve hadisler.

Salih, “Dine ve dünyaya yönelik faydalı işlerle bu işleri yapan kimseler için kullanılan bir kavram” demektir.

SALİH NE DEMEKTİR?

Sözlükte “(bir şey) iyi, doğru, yararlı ve uygun olmak; doğruluk, dürüstlük” anlamlarındaki salâh (sulûh) kökünden türeyen sâlih kelimesi “faydalı, iyi, doğru ve güzel olan, işe yarar, her türlü bozukluk ve yanlışlıktan arınmış; barışçı, uyumlu” gibi mânalara gelmekte olup fâsid (bozuk, düzensiz) ve sû’ (kötü, çirkin) kelimelerinin karşıtıdır. Aynı kökten gelen sulh “nefret ve düşmanlığa son verme”, ıslâh “düzeltme, daha iyi ve faydalı hale getirme; insanlar arasındaki çatışmayı ortadan kaldırma”, muslih “bozukluğu düzeltip iyileştiren, barıştan yana olan” mânalarında kullanılmaktadır. Râgıb el-İsfahânî, salâh kelimesini kısaca “fesadın zıddı” diye tarif ettikten sonra her iki kelimenin genellikle insan fiilleri için kullanıldığını, Kur’ân-ı Kerîm’de salâhın bazan fesat, bazan seyyie mukabilinde geçtiğini ifade etmektedir. Çeşitli âyet ve hadislerde sâlih ve aynı kökten kelimeler başta iman olmak üzere takvâ, affetme, tövbe, hidayet gibi kelimelerle birlikte ve onlarla anlam yakınlığı içinde, bazı âyetlerde ise küfür, zulüm, fesat, seyyie gibi kelimelerle beraber ve onların karşıtı olarak kullanılmıştır.

KUR’AN’DA SALİH KAVRAMININ KULLANIMI

Kur’ân-ı Kerîm’de sâlih kavramı biri “iyi, hayırlı iş ve davranış”, diğeri “dinî ve ahlâkî bakımdan iyi davranışlara sahip kişi” olmak üzere iki mânada kullanılmıştır. İlk mânasıyla doksan üç, ikinci mânasıyla otuz iki yerde geçmektedir. Birçok âyette sâlih / sâlihât kelimesinin amelle birlikte ve çoğunlukla iman kavramının hemen arkasından zikredilmesi, esas itibariyle fiillerin ahlâkî mükemmelliğini ifade etmekle birlikte imanla da yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Özellikle Nûh’un hak dine daveti karşısında oğlunun takındığı inkârcı tutumun “gayri sâlih amel” diye anılması (Hûd 11/46) imanın da bir tür sâlih amel olduğuna işaret eder. Nitekim tefsirlerde bu ifade Nûh’un getirdiği dine oğlunun iman etmeyip inkârcılıkta direnmesi şeklinde açıklanmıştır. Ankebût sûresinin 9. âyetinde iman edip sâlih işler yapanların sâlih kişiler arasına alınacağının belirtilmesi sâlihlerden olmanın iman şartını da içerdiğini göstermektedir. Diğer bir âyette (Âl-i İmrân 3/114) sâlihlerin nitelikleri “Allah’a ve âhiret gününe iman, iyiliği emredip kötülüğe karşı çıkma ve hayırlarda yarışma” diye sıralanmıştır. Dünyada Allah’a ve O’nun peygamberine itaat edenlerin Allah’ın kendilerine bir lutfu olarak âhirette beraber olacakları “güzel arkadaş”lar arasında nebîler, sıddîklar ve şehidlerle birlikte sâlihler de anılmıştır. (en-Nisâ 4/69) Fahreddin er-Râzî bu âyeti açıklarken itikadı doğru, Allah’ın emirlerine itaat eden ve günahlardan korunan her insanın sâlih olduğunu belirtir. (Mefâtîḥu’l-ġayb, X, 174) Allah sâlihlerin dostu ve gözeticisidir. (el-A‘râf 7/196) Bu sebeple bazı peygamberler, “Beni sâlihlerden eyle” diyerek Allah’a dua etmiştir. (Yûsuf 12/101; eş-Şuarâ 26/83; en-Neml 27/19)

HADİSLERDE SALİH KAVRAMININ KULLANIMI

Sâlih kavramı hadislerde de “iyi, hayırlı, erdemli, doğru, din ve dünya için faydalı, helâl, huzur verici” gibi anlamlarda sıkça geçmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de olduğu gibi hadislerde de en çok “din ve dünya için faydalı iş” mânasında sâlih amel şeklinde geçmektedir. Yine hadislerde “iyi, hayırlı, erdemli” mânasında sâlih peygamber, sâlih kul, sâlih adam, sâlih müslüman, sâliha kadın, sâlih kardeş, sâlih evlât, sâlih eş, sâlih aile, sâlih ülke, sâlih gün; “gerçeğe uygun, doğru, iyi” anlamında sâlih din, sâlih rüya, sâlih sünnet; “hayırlı, huzur verici” anlamında sâlih mal, sâlih elbise, sâlih binek, sâlih yiyecekten söz edilmiştir. Bir hadiste sâlih zalimin karşıtı olarak geçmektedir. (el-Muvaṭṭaʾ, “Cenâʾiz”, 32) Diğer bir hadiste güzel ahlâk için “sâlihu’l-ahlâk” tabiri kullanılmıştır. (Müsned, II, 381) Kur’an’daki “el-bâkıyâtü’s-sâlihât” (kalıcı iyilikler) terkibi (el-Kehf 18/46; Meryem 19/76) hadislerde de geçmektedir. (Müsned, III, 75; IV, 268; el-Muvaṭṭaʾ, “Ḳurʾân”, 23) Sâlih erkeklerin sâliha kadınlarla evlendirilmesinin tavsiye edildiği hadis (Müsned, IV, 14) sâlih kavramının ailede sevgi ve saygının hâkim olmasına, huzur ve mutluluğun sağlanmasına katkıda bulunan ahlâkî erdemleri kapsadığına işaret eder. Bir hadiste kişinin dünya mutluluğunun en önemli unsurları sâliha (uyumlu, iyi) bir eş, sâlih (ferah) bir ev ve sâlih (iyi) binek şeklinde sıralanmış (Müsned, I, 168), diğer bir hadiste ise bütün dünya nimetlerinin en değerlisinin sâliha bir eş olduğu bildirilmiştir. (Müsned, II, 168; Müslim, “Raḍâʿ”, 64; İbn Mâce, “Nikâḥ”, 5) Hz. Peygamber, insanın ölümünden sonra amel defterine sevap yazılmasını devam ettirecek üç iyiliği sürekli hayır (sadaka-i câriye), insanlara yararı dokunan ilim, ölenin arkasından iyilik yapacak ve hayır duada bulunacak sâlih evlât şeklinde belirtmiştir. (Müsned, II, 372; Müslim, “Vaṣiyyet”, 14; Ebû Dâvûd, “Veṣâyâ”, 14) Özellikle tasavvuf düşüncesinde çok önem verilen bir kutsî hadiste, “Ben sâlih kullarıma gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir insanın aklına gelmeyecek nimetler hazırladım” buyurulmuştur. (Müsned, II, 313; Buhârî, “Tevḥîd”, 35; Müslim, “Cennet”, 2-5) “Sâlih kişi için sâlih (helâl) mal ne güzeldir” meâlindeki hadis (Müsned, IV, 197, 202), ekonomiyle ahlâk arasındaki ilişkiye ve bu ilişkinin doğru kurulması halinde ekonomik faaliyetin önemine işaret etmesi bakımından dikkat çekicidir.

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

İNSAN NASIL SÂLİH OLUR?

İnsan Nasıl Sâlih Olur?

SALİH AMEL VE GÜZEL AHLAK İÇİN OKUNACAK DUA

Salih Amel ve Güzel Ahlak İçin Okunacak Dua

100 KOLAY SALİH AMEL

100 Kolay Salih Amel

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.