Salat-ı Münciye Duası Arapça Türkçe Okunuşu ve Anlamı

Salat-ı Münciye duası nedir? Namazlardan sonra okunan Salat-ı Münciye duasının kaynağı nedir? İşte Salat-ı Münciye duasının Arapça Türkçe okunuşu ve anlamı…

Ülkemizde uzun yıllardır namazlardan sonra okuna gelen “salât-ı münciye” diye anılan dua, Hz. Peygamberden bize ulaşan bir dua örneği değildir. Kur’ân-ı Kerim’deki, Hz. Peygamberimize salât u selâm getirmeyi emreden ayetin emrine uyabilmek için İslâm bilginleri tarafından ihdas edilen bir duadır.

SALAT-I MÜNCİYE DUASI ARAPÇA TÜRKÇE OKUNUŞU VE ANLAMI

  • Salatı Münciye Duası Arapça

  • Salatı Münciye Duası Türkçe Okunuşu

Okunuşu: “Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Mu-hammedin ve ‘alâ âli seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min cemî’ıl-ehvâli ve’lâfât. Ve takdî lenâ bihâ cemî’al-hâcât ve tütahhirunâ bihâ min cemî’ıs-seyyiât ve terfe’unâ bihâ ‘ındeke ale’d-derecât ve tübelliğunâ bihâ aksa’lğâyât. Min cemî’ıl-hayrâti fi’l-hayâti ve ba’de’l-memât. İnneke ‘alâ külli şey’in kadîr.”

  • Salatı Münciye Duası Anlamı

Anlamı: “Allah’ım! Peygamber (s.a.s.)’e öyle bir salât ve selâm eyle ki, onunla bütün korku ve afetlerden bizi kurtarırsın. Bütün istek ve arzularımızı yerine getirirsin. Bütün kötülüklerden temizlersin. En yüksek derecelere ve en üst gayelere yükseltirsin. Dünyada ve öldükten sonra hayırların her birisine ulaştırırsın.”

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı, Dualar

İslam ve İhsan

NAMAZDA OKUNAN DUA VE TESBİHATLARIN ANLAMLARI

Namazda Okunan Dua ve Tesbihatların Anlamları

NAMAZDAN SONRA TESBİH ÇEKMENİN FAZİLETİ

Namazdan Sonra Tesbih Çekmenin Fazileti

PEYGAMBERİMİZİN NAMAZDAN SONRA YAPTIĞI DUA VE ZİKİRLER

Peygamberimizin Namazdan Sonra Yaptığı Dua ve Zikirler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.