Şafi Mezhebi

Şafi kimdir, kime denir? Şafilik nedir? Şafi mezhebi nedir? Şafi mezhebinin kurucusu kimdir? Şafi mezhebi nasıl ortaya çıkmıştır? Şafi mezhebi hangi ülkelerde yaygındır? Şafi mezhebinin imamı, görüşleri ve özellikleri.

Şafi mezhebi; İmam Şafi’ye nisbet edildiği için bu adla anılmıştır.

İMAM ŞAFİ KİMDİR?

Şâfi mezhebinin kurucusu sayılan İmam Şafi 767 (Hicri 150) yılında Gazze şehrinde (Filistin) doğdu. İmam Mâlik’ten bizzat Muvatta’yı dinledi, Süfyan İbn Uyeyne’den hadis rivâyet etti. İmam Muhammed’den de Irak fıkhını öğrendi. Böylece Irak fıkhı ile Hicaz fıkhını birleştiren kişi oldu. O, Bağdat’ta muhtemelen iki yıl kadar kaldı, sonra Mekke’ye geçerek, orada dokuz yıl ders verdi. İmam Şâfi 811 yılında yeniden Bağdat’a geldi. Bu ikinci gelişinde Irak ve Hicaz fıkıh ekollerini derinlemesine inceleyerek, fıkıhta kendi usûlünü ortaya koymaya başladı.

Hicrî 198 yılında Mısır’a geçti. Dört yıl kadar kaldığı Mısır’da önceki bilgi ve tecrübelerini bu değişik sosyal ve kültür çevresinde yeniden incelemeye başladı, kimi görüşlerinden vazgeçerek, yeni görüşler ortaya koydu. Böylece onun eski ve yeni görüşlerinden oluşan “mezheb-i kadîm” ve “mezheb-i cedîd”i teşekkül etmiş oldu. İmam Şâfi, gittiği Mısır’da 820 (Hicri 204) yılında vefat etti.

İmam Şafi’nin Eserleri

Risâle, Hucce ve Ümm adlı eserleri vardır. Risâle, günümüze ulaşan en eski fıkıh usûlü eseri olup Türkçe’ye çevrilmiştir.

İmam Şafi’nin Öğrencileri

Bazı öğrencileri şunlardır: Yusuf İbn Yahya el-Büveytî, Hasen İbn Muhammed ez-Zaferânî, İbrahim İbn Yahyâ el-Müzenî.

Şâfi Mezhebi Nedir? - Şafiî Kimdir?

İmam Şâfi’nin geliştirdiği hukuk yoluna “Şâfi Mezhebi”, bu mezhebe uyanlara da “Şâfi” denir.

ŞAFİ MEZHEBİ HANGİ ÜLKELERDE YAYGINDIR?

Şafi mezhebi önce Mısır’da sonra kısmen Suriye, Yemen, Irak ve Mâverâünnnehir’de yayıldı. Günümüzde Irak, Suriye ve Anadolu’nun güney ve doğu bölgelerinde Şafi mezhebi yaygındır.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

İMAM ŞAFİ KİMDİR?

İmam Şafi Kimdir?

MEZHEPLER

Mezhepler

MEZHEP İMAMLARI

Mezhep İmamları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.