Sadaka Muhafaza Eder

Sadaka vermenin önemi ve fazileti nedir? Hazret-i Mevlânâ sadaka vermeyi, Allah (c.c) yolunda cömertliği nasıl tarif ediyor?

Hazret-i Mevlânâ, şu vecd ve heyecan dolu ifadelerle cömertliğe teşvik eder:

“Ey gül bahçesinin selviye benzer gülü! Fakirleri, muzdaripleri gör gözet; bir somun ver, yüz tane al; hadi, bir şeyler ver yoksullara!

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ’in sözünü duy;

“Sadakayla altın ve gümüş azalmaz!” (Müslim, Birr, 69) buyurdu; hadi, bir şeyler ver yoksullara!..

Bir tohum ekersen yüz başak biçersin; peki, ne diye oyalanıyor, gecikiyorsun? Hadi, bir şeyler ver yoksullara!..

Az ver, çok karşılığı seyret!..

Gönül yap, senin de gönlün yapılsın, başkalarının müşküllerini hâllet, senin müşküllerinin nasıl açıldığını gör; hadi, bir şeyler ver yoksullara!

Sadakan Cenâb-ı Hakk’a gider, ulaşır da o kargaşalarla dolu gecede sen rahatça uykuya dalarsın, o sadakan seni bekleyip korur; hadi, bir şeyler ver dervişlere!..

Hürmet et, hürmet gör. Nimet ver, nimet bul. Merhamet et, sana da merhamet etsinler; hadi, bir şeyler ver yoksullara!..” (Dîvân-ı Kebîr)

Hadîs-i şerifte, Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ; Yahyâ -aleyhisselâm-’ın vaaz ve nasihatleri arasında sadakanın nasıl bir felâh ve kurtuluş vesilesi olduğunu şöyle beyan buyururlar:

“…Allah size sadakayı emretti. Bunun misâli de şu adamın misâline benzer:

Düşmanlar onu esir edip ellerini boynuna bağlamışlar ve boynunu vurmaları için cellâtlara teslim etmişlerdir. Adam;

«Ben az veya çok (malımı) vererek kendimi fidye mukabilinde kurtarmak istiyorum.» der ve nefsini fidye ödeyerek kurtarır…” (Tirmizî, Edeb, 78/2863; Ahmed, IV, 130, 202)

Bu dünya; zahmetlerin, meşakkatlerin ve nefse ağır gelen gayretlerin yurdudur. Lâkin âhirete yakîn ile îmân eden mü’minlerin nazarında dünya ehemmiyetsizleşir ve âhiret, yegâne hayat hükmünü alır. Bu idrâk ile esas hayat olan âhirette selâmete kavuşmak için, dünyada tahammül edilecek her şey kolaylaşır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Nisan, Sayı: 183

 

İslam ve İhsan

HANGİ SADAKA DAHA FAZİLETLİDİR?

Hangi Sadaka Daha Faziletlidir?

SADAKA BELALARI DEFEDER

Sadaka Belaları Defeder

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.