Ramazan'da Suyunuza Limon Damlatın

Beslenme hataları, Ramazan ayında sağlığı olumsuz etkiliyor. Yetersiz su tüketimi nedeniyle özellikle böbreklerde sıkıntı yaşanıyor.

Böbrek hastalıklarının Ramazan'da arttığını söyleyen Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Haluk Kulaksızoğlu bu konuda şu uyarılarda bulunuyor:

“İçtiğiniz suya bir damla limon ekleyin. Bu sayede taş oluşumu engellenir, idrar yolları enfeksiyonları temizlenir.”

Ramazan'da böbrek rahatsızlıkları ve özellikle taş hastalıklarının arttığı doğru mu?

Ne yazık ki doğru. Böbreklerimiz kanı süzerek atıkları ayrıştırır ve bunları su ile karıştırarak idrarı yapar. İdrar ile vücudumuz istenmeyen maddelerden arınır. Yeteri kadar sıvı alınmadığında bu işlemin zorlaşmasına bağlı olarak böbrek hastalıkları artar. İçinden yeteri kadar su geçmeyen borularda nasıl kireçlenme olursa, böbreğin boru sistemi içinde de kireç benzeri özellikle kalsiyum yoğunluklu mineraller birikerek taş oluşumuna neden olur.

Vücudumuz ne kadar suya ihtiyaç duyar?

Suyu vücudumuzun en önemli gıdası olarak kabul etmemiz gerekir. Vücudumuzun yaklaşık yüzde 60-65'i sudan oluşur. Nefes alıp verirken, terleme ve büyük abdest ile biz farkında olmadan yaklaşık günde 700- 1200 ml civarında sıvı kaybederiz. İdrar ile atılan miktar da eklediğinde; neden biz doktorların en az günlük 2 litre su tüketilmesi gerektiğini söylediğimiz daha iyi anlaşılır. Bu durum özellikle yaz aylarında artmaktadır. Bir de günlük alınması gereken miktar Ramazan aylarında kısıtlı bir süre içinde alınmak durumunda olduğundan sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

Yetersiz su alımı hangi hastalıklara yol açar?

Tüm dokuların suya ihtiyacı vardır. Susuz kalındığında sıvı elektrolit dengesizlikleri, bayılma hissi, halsizlik, deri esnekliğinde azalma, mide bulantısı, baş dönmesi, huzursuzluk özellikle yaşlılarda şuur bulanıklığı ve sinirlilik gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Bunlar sadece şikayet derecesinde kalmayıp çok daha ciddi hastalık tabloları da oluşturabilir. Özellikle zaten böbrek taşı hikayesi olanlarda daha sık olmak üzere; böbrek taşı oluşumu ve bunun verdiği sancılar, kanının yoğunlaşmasına bağlı olarak beyinde tıkanıklıklar ve inmeler, tansiyon yükselmeleri, eğer bireyler kan sulandırıcı, epilepsi ilaçları gibi ilaçlar kullanıyorlarsa bunların doz oynamalarına bağlı yan etkiler sayılabilir.

Korunmak için neler yapılabilir?

Yeterli sıvının alınması çok önemli. Suyu tek bir büyük parçada değil yarım saatlik aralıklarla birer bardak şeklinde tüketilmesi daha faydalı olacaktır. Bu miktarın 1-1.5 litrenin altında olmaması gerekir. Ayrıca içtikleri suya koyacakları bir limon suyunun hem idrar yolları enfeksiyonlarından hem de böbrek taşı oluşumundan koruyucu olacağı da kanıtlanmıştır.

Limon suyu yüksek oranda C vitamini içerir. C vitamini kimyasal adı ile sitrik asit böbrek yolu ile atılır ve atılırken idrarın asit dengesini ayarlar. Bu şekilde mikropların üremesini engellediği gibi böbrek taşlarının ana kaynağı olan kalsiyumun da çökmesini azalttığından çözünür halde tutarak böbrek taşları için de koruyucu etki gösterebilmektedir.

RİSK ALTINDAKİ HASTA GRUPLARI

Doç. Dr. Haluk Kulaksızoğlu, Ramazan'da özellikle dikkat etmesi gereken veya risk altında olan özel hasta gruplarını şöyle sıraladı:

Genellikle oruç tutacak kişiler 65 yaş üzerindeyse, doğuştan veya sonradan tek böbrekliyse, daha önce böbrek hastalığı veya taş düşürme şikayeti olmuşsa,  şeker hastalığı varsa, düzenli kalp ilacı veya kan sulandırıcı kullanıyorsa, beyinden inme gibi ciddi rahatsızlıklar geçirdiyse oruca başlamadan önce sağlık kontrollerini yaptırmalı.

GAZLI İÇECEKLER KEYFİNİZİ KAÇIRIR

Kola, gazoz gibi asitli içeceklerden Ramazan'da ve diğer zamanlarda uzak durulmalı. Çünkü bu içeceklerin gazlı olmasını sağlayan karbonik asit, vücutta taş oluşumuna yol açar. Meyve suları doğal ise tercih edilebilir. Maden suyu, kaybedilen minerallerin yerine konmasında faydalı olabilir. Ancak aşırı tüketilmemelidir. Böbrek taşı olanlara önerilmeyen süt ve süt ürünlerinin, çok aşırı olmadıkça böbrek taşı oluşumunda etkisi bulunmaz. Çay ve kahve kalsiyum emilimini olumsuz etkileyerek yine böbreklerde taş riski yaratır...

Kaynak: Haber 7

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.