Rahle Ne Demek?

Rahle nedir, ne anlama gelir? Rahle ile ilgili cümleler.

Rahle sözlükte, “üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa” demektir.

RAHLE NEDİR?

Genelde diz çökerek veya bağdaş kurarak önüne oturulup üzerinde kitap okunan açılır kapanır yahut üzerinde yazı da yazılabilen düz tablalı, sabit ayaklı (ders rahlesi) şekillerde yapılan küçük bir kürsü, masa türüdür. Daha çok Kur’an’ı yerden yüksek tutarak gereken saygıyı göstermek ve başlangıçta çok ağır olan mushafları rahat okuyabilmek ihtiyacından doğmuştur. Rahle isminin binek hayvanlarının semer/eyeri için Arapça’da kullanılan rahl/rahal kelimesinden geldiği sanılmaktadır. Arapça kaynaklarda açılır kapanır rahlelere genellikle kürsî, kürsiyyü’l-mushaf, üzeri düz ders rahlelerine ise mindade (المنضدة) veya minassa (المنصّة) denildiği görülmektedir.

NAKLEDİLEN İLK RAHLE

Rahleye dair en eski rivayet Ömer b. Abdülazîz’le (ö. 101/720) ilgilidir. Halife, mevlâsı Müzâhim’e bir rahl satın almasını söylemiş, onun bu siparişi beytülmâle ait bir tahtadan bizzat yapması üzerine de fiyatını tesbit ettirip değer biçilen yarım dinar yerine hazineye 2 dinar ödenmesini istemiştir. (Kaynak: DİA)

RAHLE İLE İLGİLİ CÜMLELER

İlk defa yeni usul bir rahleye oturtuldum. (Yahya Kemal Beyatlı)

***

Ders aldığı rahle beyaz gül ağacından mıydı? (Ömer Seyfettin)

***

Küçük küçük rahleler önünde (…) ben kadar on beş yirmi çocuk sessiz sessiz oturuyorlar. (Ahmet Râsim)

***

Hayatta hiç diz çökmemiş biri için, rahle önünde oturmak sıkıntılı bir iştir. Oysa Müslümanın diz çökerek oturması onun edep tavrından, görgü kurallarından bir parçadır. (Rasim Özdenören)

***

Okuyanların Kur’an tilâvetinden ücret talep etmediği zamanlardı. Bir gece önceden hafız hanımlara hediye edilecek başörtüler hazırlandı. Rahle üzerine tuz, kesme şeker, pirinç ve bir sürahi su da konulunca hiç eksik kalmamıştı. (Nazan Bekiroğlu)

İslam ve İhsan

KUR'AN OKUMANIN FAZİLETLERİ

Kur'an Okumanın Faziletleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.