Peygamberimizin Vefatı Esnasında 3 Defa Tekrar Ettiği Nasihat

Peygamberimiz (s.a.v) vefatı esnasında yanındaki sahabilere üç kez üst üste ve son ana kadar tekrar ettiği nasihat neydi?

Peygamber Efendimiz; ümmetinin, hizmetten gafil kalmaması ve zamanını boşa geçirmemesi için zaman zaman şöyle buyururdu:

“Ey ümmetim!

  • Bugün bir yetim başı okşadınız mı?
  • Bugün bir aç doyurdunuz mu?
  • Bugün bir hasta ziyaretinde bulundunuz mu?
  • Bugün bir cenâze teşyiinde bulundunuz mu?” Böylece onları din kardeşlerinin dert ortağı ve tesellî kaynağı olmaya teşvik ederdi. (Bkz. Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 12)

ÜÇ KEZ TEKRAR TEKRAR NASİHATİ

Rasûlullah Efendimiz’in, bu teşvike son nefesine kadar nasıl bir iştiyak ile devam ettirdiğini Enes -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

Vefâtı esnasında Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanındaydık. Bize üç defa;

“Namaz husûsunda Allah’tan korkun!” dedi. Sonra da şöyle buyurdu:

“Emriniz altındaki insanlar hakkında Allah’tan korkun, iki zayıf hakkında Allah’tan korkun:

Dul kadın ve yetim çocuk.

Namaz husûsunda Allah’tan korkun!”

Sonra;

“Namaz, Namaz…” diye tekrar etmeye başladı. (Mübârek lisanları söylemez olunca bile) rûh-i mübârekleri çıkıncaya kadar bunu içten içe tekrar edip durdular. (Beyhakî, Şuab, VII, 477)

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hayatı boyunca dâimâ yetimlerin hâmîsi olmuştu.

Hayata gözlerini bir yetim olarak açmış olan Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, ümmetinin yetimleriyle bizzat alâkadar olmuşlardı. İnsanlığa en güzel bir örnek şahsiyet olmalarının bir tezâhürü olan şu ifadeleri, ne yüksek bir fazîlet nümûnesidir:

“Ben her mü’mine kendi nefsinden daha ileriyim, daha yakınım.

(Dolayısıyla;)

Bir kimse ölürken mal bırakırsa, o mal kendi yakınlarına aittir.

Fakat borç veya yetimler bırakırsa, o borç bana aittir; yetimlere bakmak da benim vazifemdir.” (Müslim, Cuma, 43; İbn-i Mâce, Mukaddime, 7)

Bilhassa bugün;

Mânevî açlık, maddî açlığın kat kat önünde…

Mânevî mahrumiyetler, maddî mahrumiyetlerden çok daha yayılmış durumda. Kendi şehrimizdeki, mahallemizdeki, civarımızdaki birçok kardeşimiz bile; selde yuvarlanan kütükler gibi gaflet içindeler. Hangi girdapta boğulacakları meçhul…

Rasûlullah Efendimiz’in «ümmetin derdiyle dertlenmek» şuuruna vâris olarak, bizler onların mes’ûliyetini omuzlarımızda hissetmeliyiz. Bir kişiyi olsun kurtarmak için var gücümüzle gayret etmeliyiz.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Ekim, Sayı: 188

İslam ve İhsan

NAMAZLA İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Namazla İlgili Ayetler ve Hadisler

NAMAZ NASIL KILINIR?

Namaz Nasıl Kılınır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.