Peygamberimizin (s.a.v) Cemaatle Kılınan Namaza Verdiği Önemi

Peygamberimizin (s.a.v) son ana kadar cemaatle namaz kılmaya verdiği önem nedir?

Esved ibn-i Yezîd en-Nehaî şöyle anlatır:

Biz bir gün Hz. Âişe’nin yanında idik. Namaza devamlı olmak ve ona tazim etmekten bahsettik. Âişe (r.a) şöyle buyurdu:

“Rasûlullah (s.a.v), vefâtiyle netîcelenen hastalığa tutuldukları zaman, bir defasında namaz vakti gelmiş, ezan da okunmuştu. Efendimiz (s.a.v):

«–Ebû Bekir’e söyleyin de insanlara namaz kıldırsın!» buyurdular. Kendilerine:

«–Yâ Rasûlallah! Ebû Bekir pek yufka yüreklidir. Sizin makâmınızda durup da insanlara namaz kıldıramaz!» denildi.

Allah Rasûlü (s.a.v) önceki emirlerini tekrar buyurdular. Yine kendilerine böyle söylendi.

Üçüncü defa yine o emirlerini tekrarlayıp:

«–Şüphesiz ki siz Yûsuf (a.s)’ın günündeki kadınlar gibisiniz! Ebû Bekir’e söyleyin (diyorum), insanlara namazı o kıldırsın!» buyurdular.

Bunun üzerine Ebû Bekir (r.a) namazı kıldırdı.

Bu namazlardan biri esnâsında Nebiyy-i Ekrem Efendimiz üzerlerinde bir hafiflik hissedip iki kişiye dayanarak Mescid’e çıktılar. Tâkatsizlik sebebiyle yürürken mübârek ayaklarını yerde sürüdükleri hâlâ gözümün önündedir. Ebû Bekir geriye çekilmek istedi. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz:

«–Yerinde dur!» diye işâret buyurdular. Sonra kendisini ileriye götürüp Ebû Bekir’in yanına oturttular.”

Râvî Aʻmeş’e:

“–Nasıl yani, namazı Efendimiz (s.a.v) kıldırıyorlardı da Ebû Bekir O’nun namazına, cemaat de Ebû Bekir’in namazına mı tâbî oluyordu?” diye sordular. A’meş, başı ile “evet” dedi.

Bir rivâyette de:

“Rasûlullah (s.a.v) Ebû Bekir’in soluna oturdular. Ebû Bekir de ayakta namaz kılıyordu” denilmiştir. (Buhârî, Ezân, 39)

Rasûlullah (s.a.v), iki kişiye yaslanarak nama­za çıkmakla, cemaate devam husûsuna ne kadar ehemmiyet verdiklerini ve bu konuda azimeti ruhsata tercih eylemiş olduklarını gösterdiler.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

CEMAATLE NAMAZ KILMANIN FAYDALARI

Cemaatle Namaz Kılmanın Faydaları

CEMAATLE NAMAZ KILMANIN ÖNEMİ

Cemaatle Namaz Kılmanın Önemi

NEDEN CEMAATLE NAMAZ KILINIR?

Neden Cemaatle Namaz Kılınır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.